Eskiden şef, müdür
yardımcısı, müdür, genel müdür yardımcısı, genel müdür diye giderdi ve bir
yerde biterdi.
Ama artık bu unvanlar alaturka
geliyor, yeteri kadar trandy (!)
bulunmuyor galiba. Sürekli yeni ve içi boş unvanlar uyduruluyor. Bugün pek çok
şirkette işe ‘uzman’ olarak başlıyor, taş
çatlasa bir iki yıl sonra ‘koordinatör’, peşinden de ‘grup direktörü’
oluyorsun. Bu unvanlar artık ne demekse, mesela müdürden farkı neyse... (Herkesin yönetici olduğu departmanlarda
bunlar kimi yönetiyor, işi kim yapıyor, o da ayrı bir soru.)
*
Konuya gene hani ya
kulağım işte girdim, yazıya şu cümleyle başlayacaktım aslında:
Belli bir mevkiye geldiğinizde
kendi marifetiniz sanıyorsunuz değil mi? Aslında siz de bal gibi biliyorsunuz
ki, değil. Çünkü - özellikle Türkiye gibi marifet ile iltifat arasındaki bağın
kopuk, kriterlerin muğlak, İK süreçlerinin fake
(gördüğünüz gibi ben de İngilizce kelimeler sokuşturmayı beceriyorum) olduğu
ülkelerde – küçük büyük her başarıda ahval ve şeraitin, dayının, torpilin,
karar vericilerin değerlendirme hatalarının, şansın ve daha daha pek çok
sübjektif faktörün rolü vardır.
Bu faktörlere, hiç
akla gelmeyenler de dahildir.
Mesela uzun boylu
insanların daha kolay yükseldikleri, daha iyi mevkilere geldikleri ve daha
yüksek maaş aldıkları biliniyor. Keza, yüz çizgileri güç ve iktidar algısı
yaratanlar da öyle. Hasılı, başarılı bir kariyerde görünüş bazen yetenek ve çalışkanlıktan
daha etkili.
Meğer... isim de
öyleymiş.
*
Ekim 2013’te Psychological Science dergisinde bir
makale yayımlanmış. Raphael Silberzahn ve Eric Luis Uhlmann adlı iki uzman, ‘kariyerde soyadının etkisi’ nedir,
araştırmışlar.
Mesela (bizde olmayan
ve asalet ifade eden) İmparator, Kral, Prens, Baron vb soyadları taşıyan
insanlar, (Bakkal, Çiftçi, Balıkçı gibi) bir meslek veya bir zanaat adı
taşıyan, (Kısa, Kocaman, Esmer, Küçük gibi) bir fizik özelliği ifade eden,
yahut da (Hakan, Tamer, Yüksel gibi) aslında soyadı değil isim olan soyadlarına
sahip insanlardan daha hızlı ve yukarılara yükseliyorlarmış.
Araştırmayı yürüten
iki uzman, Almanca konuşan ülkelerin Linkedıl’i Xing adlı sosyal ağı
taramışlar. (Almanya’yı seçmişler çünkü
bu ülkede en yaygın 100 soyadından 42’si bir meslek adı imiş. Ayrıca Almanlar,
işyerinde birbirlerine genellikle soyadlarıyla hitap ettikleri için, Almanya’da
soyadının kariyere etkisi daha da yüksek diye varsaymışlar.)
Bu sosyal ağ
üzerinden, özel sektörde çalışan 222.924 kişinin soyadı ile yaptığı görevi,
bulunduğu mevkiyi karşılaştırmışlar. Sonuç:
Alman özel sektöründe
çalışıp, soyadı Kaiser (imparator), König (kral) yahut Fürst (prens) olanların
yükselme şansı, adı Koch (aşçı), Bauer (çiftçi) yahut Becker (fırıncı)
olanlardan çok daha yüksek imiş.
(Bu arada araştırmacılar, istatistikleri saptırmasın diye,
üst düzey yöneticiler arasında son derece yaygın olan Herzog (dük) adını da
dikkate almamışlar.)
*
Acaba soyadı kariyere
neden böyle etki yapıyor? İki tahminde bulunuyorlar:
Ya insanlar ve
şirketler, adı İmparator yahut Ağaoğlu olanların fıtratında yönetmek olduğunu
var sayıyorlar;
Ya da böyle iddialı
bir soyadını taşımaya çalışan insanlar, isimlerine layık olmak için
yırtınıyorlar.
Belki de ikisi
birden...
Keşke Türkiye’de de
benzer araştırmalar yapabilsek...
Not-1: Konuyla pek bağlantılı değil ama, Hürriyet İK’da okumuşsunuzdur (1 Kasım), İngiltere’de yeni eğilim, iş
başvurularında ismi gizlemekmiş. Çünkü (demek ki isimden anlaşılıyor) kadınlar,
siyahlar, Pakistanlılar vd ayrımcılığa maruz kalıyormuş.
Not-2: Münasebetsiz bir soru: Bir Türk’ün dünya
başkanı olması, olabilmesi, kurumsal kültür açısından Coca Cola için çok iyi
bir puan. Ama gene Muhtar Kent kadar başarılı bir insan, iyi bir yönetici ama
adı Muhammed İslamoğlu olan bir Türk, 11 Eylül sonrası Amerika’sında aynı yere
gelebilir miydi acaba?
Not-3: Aslında bu araştırmayı çürütmeye
bizatihi ben yeterim. Kerim Serdar Devrim, uç uca koyarsanız ‘Devrimin Büyük Komutanı’ demek. Breh
breh yani... İyi de, sonuç?
*
* *
Şevka/şekva
Geçen hafta şekva
(şikayet) niyetine şevka yazmışım. Babam ve Azat Can (İskender) abim dışında “Serdar, ‘şevka’ ne demek?” diye soran bir üçüncü çıkmadı. No comment!
Hürriyet-İK, 15.11.2015