Stanford Üniversitesi’nden Robert Sutton son kitabında (Good boss, bad boss - How to be the best, and learn from the worst) klasik ‘iyi bir yöneticinin özellikleri nelerdir?’ sorusuna cevap arıyor.
Hafife almayın, ‘Ölümden sonra hayat var mı?’ sualinden sonra, en önemli ortak sorumuz budur.
Bu dünyanın cennet veya cehennem olması biraz da bu sorunun cevabına bağlıdır. Çünkü, her 100 çalışandan 95’inin bir amiri ve altında çalışan bir veya daha çok insan var. Ve araştırmalar, çalışma hayatındaki en stresli anın, yöneticisiyle yapılan önemli konuşmalar olduğunu gösteriyor.
(Yöneticisiyle iyi ilişkiler içinde olanlarda kalp krizi riskinin yüzde 20 ila yüzde 40 daha düşük olması belki de bundan, diyor kitabın eleştirisini yapan Yann Auger. L’Expansion, Kasım 2010)
Kitap (iyi bir yöneticinin önemini gösteren) örnekler veriyor.
Mesela ‘iktidarı arttıkça yöneticinin dinleme kapasitesi de düşüyor’ diyor bir yönetim psikolojisi kanunu.
Yine ‘sorumluluk ve sorumluluğa bağlı stres arttıkça, yöneticinin her eleştiriyi şahsına yapılmış bir saldırı gibi alma eğilimi de artar’ diyor bir başkası.
(Bu saydıklarım size bir devlet yöneticisini hatırlattıysa eğer, bunun yazıyla bir ilgisi yok. Biz burada çalışma hayatından söz ediyoruz.)
Bu çatışma risklerine karşı, Sutton çok basit bir formül öneriyor:
‘İyi bir yönetimin altında, temel insani nitelikler yatar.’
*
Hangileridir bu (yükselirken yolda kaybedilmemesi gereken) temel insani nitelikler? Mesela hatasını görmek ve kabul etmek.
Yöneticinin kendini asla hata yapmaz olarak görmesi kadar büyük saçmalık yoktur, diyor Sutton; çünkü astlarınızın gözü sürekli sizin üzerinizde, en küçük bir hatanızı bile kolluyorlar ve sizi sizden çok daha iyi tanıyorlar!
Sonra cömertlik (gönül nekesliğinin zıttı anlamda gönül cömertliği); her iyi yönetici gibi, başarısızlıkta sorumluluğu üstlenmek, başarıda en büyük payı çalışanlarına bırakmak. Sadece kürsüde değil tabii ki...
*
Nihayet, iyi bir yönetici yönetici pozisyonunu ve bunun getirdiği diğerlerini yönetme hakkını (ve tabii ister istemez sorgulanan maaş ve sosyal haklar farkını) çalışanlarının gözünde ‘meşru’ kılmayı bilmeli. Sorumluluk almalı, işin sahibi olmalı (başkalarına yıkmamalı), çok çalışmalı, tutarlı ve güvenilir olmalı.
Ancak böyle bir yönetici, herkesin verebileceğinin en iyisini verdiği bir çalışma ortamı yaratabilir.
Bir yöneticiyi değerlendirmenin en kolay yolu nedir biliyor musunuz?
Altındakiler, işi (sadece kendilerine düşen görev parçasını değil, işin bütününü) kendi işleri gibi benimsiyor ve çalışıyorlarsa, iyi bir yöneticileri var demektir.
‘Önemli olan yaşamak değil, başarmak hiç değil. Önemli olan insan kalmaktır’ der George Orwell.
‘Başarılı olmak için de insan kalmak gerekir’ diye ekliyor Robert Sutton.
İnsan olana...
(*) Bu arada, Bonn Üniversitesi’den araştırmacılar cömertlik genini bulduklarını açıkladılar. Yapılan deneyde, öğrencilere bir dizi rakam verildi ve ‘Bunları ezberleyene 5 avro vereceğiz. İster cebinize atın, ister şu hayır kurumuna bağışlayın’ dendi. Yapılan DNA testinde, en cömert öğrencilerin COMT-Val adı verilen bir gen taşıdıkları görüldü.
Doktorlar buna ‘cömertlik geni’ diyorlar.
Serdar Devrim, Hürriyet-İK 06.12.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder