Ekonomi sayfalarındaki haberler ‘Devlet
istisnasız herkese % 25 katkı yapacak. Emeklilik faizden çok kazandıracak.’
diyordu.
• Kendi sigortalısına, yani eski
SSK, Bağkur ve Emekli Sandığı (yeni Sosyal Güvenlik Kurumu) emeklilerine
utanılacak bir emekli maaşını reva gören devlet (*), ne yüzle özel bankaların
kurduğu bireysel emeklilik fonlarına vatandaşın vergileriyle destek veriyor
diye soran yok.
• Devlet özel bankalara (ve belki
de Türkiye’ye girmek için bu uygulamayı bekleyen yabancı emeklilik fonlarına)
teşvik verecek parayı bulabiliyorsa, niye SGK’ya aktarmıyor, niye adam gibi bir
emeklilik sistemi kurmaya çalışmıyor?
• Bireysel emeklilik için para
ayırabilen vatandaşlara devletin katkı yapması, bu imkana sahip olmayan fakir
fukaraya karşı haksızlık ve ayrımcılık değil mi? Asgari ücretlinin üç kuruş
gelirinden kesilen vergilerin imkanı olanların emekliliğini yahut özel
bankaların fonlarını desteklemek için kullanılması yasal mı, meşru mu?
• ‘Devlet herkese % 25 katkı
yapacak’ demek, 100 lira yatırana 25 lira, 100 bin lira yatırana 25 bin lira
katkı demek, değil mi? Değil. Devlet katkısı yıllık asgari ücretin % 25’iyle
sınırlı. 2013’te üst sınır aylık 250, yıllık 3.000 TL. Yani 100 bin TL prim
ödeyen % 25 değil, % 3 katkı alacak. Hasılı herkese % 25 katkı lafı yalan. ‘Devlet
bireysel emeklilik sistemine girenlere yıllık 3.000 TL’ye kadar katkı yapacak’
derler buna. Maksat vatandaşı kandırmak değilse elbet.
• ‘İstisnasız herkes’ dedikleri de,
‘bireysel emeklilik sistemine gidenlerden ayda 1.000 TL’ye kadar prim ödeyenler’
demek aslında. Peki Türkiye’de acaba kaç kişi, çoluğunun çocuğunun geçimini
temin ettikten, varsa resmî sigorta primini ödedikten, asgarî tasarrufunu
sağladıktan, asgarî yatırımını yaptıktan sonra, bir de üstüne bireysel
emeklilik için para ayırabilir? Herhalde ekonomi sayfalarının dediği gibi ‘istisnasız
herkes’ değil.
• Hürriyet’in bir ekonomi yazarı, %
25’i cepte farz ederek ‘Yüzde 25 getiri bugün hiçbir yatırım aracında yok’
diyordu. Doğrudur, aylık 1.000 TL’ye kadar emeklilik primi ödeyenler için % 25
ekstra prim söz konusu. Ödenirse elbet. Maksat küçük tasarruf sahiplerini
desteklemek olsa, itirazım yok. Tabii ki söz konusu devletin, önce tasarruf
yapma imkanı olmayan, değil tasarruf, geçimini temin edemeyen gerçek fakir
kesimin sosyal güvenliğini temin etmiş olması kaydıyla. Türk devleti bu
görevini yerine getirmiş midir?
Bireysel emekliliğe girebilen
azınlığın günü geldiğinde emekli olup parasını alabilmesi ve devletin söz
verdiği katkıyı sürdürmesi de ayrı bir konu elbette.
Eski bir yazıda 'devletin, temel
görevlerini özelleştirme hakkı yoktur. Yoksa... Sağlık gitti, eğitim gitmek
üzere, güvenlik ve adalet de sırada' diye yazmıştım. (Eğitimin Millî’si nerede kaldı? 9 Ekim 2011) Doğrusu emekliliğin
özelleştirilebileceği ve devletin bunun için teşvik primi ödeyebileceği aklıma
gelmemişti.
Böyle giderse Türk Devleti’nin
fonksyonu, vatandaştan zorla vergi almak, sesini yükseltenlerin üstüne polis ve
asker salmak, savcılarla suçlayıp hakimlerle mahkum ettirmek ve gardiyanlarla
hapiste tutmaktan ibaret olacak.
(*) Türkiye’nin emeklilik ayıbı konusunda bakınız Hürriyet İK 3
Ağustos 2008, 10 Temmuz 2011, 8 Nisan 2012
Hürriyet İK, 13.01.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder