Burada haliyle salaklıktan çok söz ettik, ama
yanılmıyorsam sadece bir kere, geçen sene, bir yazı konusu yaptım. (1)
Dün 2007’de çıkmış bir kitap geçti elime.
Belinda Cannone’un La Bétise s’améliore adlı
kitabı. ‘Salaklık iyiye gidiyor’ diye çevrilebilir herhalde.
Tekrar, şöyle bir çevirdim sayfalarını.
Cannone özetle, salaklarla sohbetin çok
yorucu ve sıkıcı olduğunu, ama zeki insanların salaklığının bir facia ama çok
öğretici bir facia olduğunu anlatıyor.
İyi eğitimli, olup biteni iyi takip eden
(yani salak olmamak için her türlü imkana sahip) biri kadın üç arkadaşın,
politika, sanat, ahlâk gibi ağır konulardaki muhabbeti şeklinde kurgulanmış
kitap.
Sohbetlerinden ‘herkes gibi düşünme
hastalığı’na sebep olan ‘tipik salaklık halleri’ ağır ağır ortaya
çıkıyor.
‘Konsensüs takıntısı’ salaklık
kaynaklarından biri mesela.
Gazetenin bir şoförü vardı. O günlerde
herkesin diline doladığı, herkesin tekrarlayıp durduğu en alelade laf
kalıplarını, çok vurucu ve orijinal, üstelik de çok cesur fikirlermiş gibi
tekrarlar; lafını da ‘Tabii bunlar tamamen benim acizane şahsî düşüncelerim’
diye tevazu ile bitirirdi.
İnsanlar (özellikle de bizim insanımız)
genelde muhataplarıyla fikir tartışmasına girmekten hoşlanmazlar. Aksine konsensüs
ararlar.
Çünkü kendilerine ait bir fikir ve görüşe
sahip değillerdir.
Çünkü başkalarından duyup tekrarladıkları
lafları da iyice düşünüp benimsememişlerdir; karşı çıkıldığında savunabilmek
için argümanları yoktur.
Onun için konuşmada hep kolayına kaçar, ‘karşısındakinin
de onaylayacağından emin olduğu’ lafları tercih ederler. (Mesela, dinle
imanla ilgimiz olmasa bile, hassas konularda lafa ‘tabii ki hepimiz Müslümanız’
diye girme alçaklığımız da bunun bir tezahürüdür.)
Zaten dikkat edin bu tür sohbetler hep iki
kişinin, masa tenisi oynar gibi, karşılıklı aynı lafı farklı şekillerde
tekrarlamaları; aynı fikri farklı kelimelerle desteklemeleri şeklinde cereyan
eder. Yani klasik taksi muhabbetleri. Sadece şoförler değil, itiraf edin siz de
müşteri olarak aynı şeyi yapıyorsunuz.
Çoğunluğun kabul ettiği kalıp düşünce ve
ifade, söyleyecek özgün lafı olmayanların can simididir. (Bu güzel cümle bana
değil, yazara ait.)
Yazar, uymacılık (ıyyy, bu ne biçim
laf ya, korformizm demek istiyorum), ‘moda düşünceler ve laflar’ ile ‘muğlak
görüşler’in ötesinde, ‘zekaya rağmen salaklık üreten’ diye tanımladığı bir
takım ‘zihinsel işlem’den söz ediyor.
Mesela ‘indirgeme’:
Siz farklı, orijinal bir fikir söylerken,
muhatabınız daha siz lafınızı bitirmeden söylediklerinizi ‘aklında var olan
bir düşünceye’ indirgiyor. Yani orijinal olmaktan çıkarıp, kafasındaki bir
kalıbın içine tıkıyor.
Bu kitapla ilgili yazan eleştirmenin (2)
altını çizdiği gibi, söz konusu indirgeme olgusundan hareketle yazar ‘zeka’
için güzel bir tanım öneriyor:
“Zeki insan,
karşısındakinin her an beklenmedik bir şey söyleyebileceğini bilen ve bunu
dinlemeye ve anlamaya hazır olan insandır.”
*
Kitabı okurken, genelde ne kadar boş
konuştuğumuzu fark ediyorum.
(Benim gibi bir gevezenin bunu söylemesi
ayrıca üzücü.)
Çok konuşan, çok kolay iletişime giren bir
toplum olmamıza rağmen aslında birbirimize çok az şey söylüyoruz.
Hangisi sebep hangisi sonuç bilmiyorum:
Çok kolay iletişime girebildiğimiz için mi
boş konuşuyoruz; boş konuşabildiğimiz için mi bu kadar kolay iletişime
geçebiliyoruz?
Söyleyecek şeyimiz olmadığı için mi çok
konuşuyoruz; çok konuştuğumuz için mi mecburiyetten boş konuşuyoruz?
Bilmiyorum, ama neticede çok konuşup az
‘iletişiyoruz’.
*
Burası İK ya. (Her yer İK her yer direniş!)
Gevezeliğimden uzamasaydı, sözü iş toplantılarına getirecektim. Olmadı.
Lakin toplantıların gereksizliği ve
verimsizliği hakkında neler düşündüğümü bildiğinizden, siz gerisini
getirirsiniz sanırım...
Not: Bu yazıyı tekrar okuyunca, boş konuştuğumuz gibi, boş da yazdığımız
intibaına kapıldım. Yanılıyorum umarım. :)
(1) Salakoloji ciddi bir bilim dalıdır - Hürriyet-İK,
27.05.2012
(2) Alexandra Laignel-Lavastine - Le Monde, 14.09.2007
TWITTER'DA BEKLIYORUM SİZİ: serdar devrim - @kserdardevrim
(2) Alexandra Laignel-Lavastine - Le Monde, 14.09.2007
TWITTER'DA BEKLIYORUM SİZİ: serdar devrim - @kserdardevrim
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder