BUGÜN size, işimizi yapmaya çalışırken ayağımıza dolanan, üstümüze sıçrayan, patronların zaaflarından faydalanarak şirketlere bulaşmış bir takım pisliklerden söz edecektim, ama şurada yeni seneye iki gün kaldı, midenizi kaldırmaya kıyamadım. Geçen hafta bal arılarını yazdık, bu hafta da bağırsak kurtlarını yazmayalım artık. Ayrıca, her kurumda en az bir iki örneği bulunan bu kifayetsiz muhterisleri konu edip sevindirmeyelim durup dururken.
Onun yerine
size, İK mesleğinin yüz akı (vardır vardır, hem de çok vardır; kötü örneklere
takılıp kalmayın) bir arkadaşıma teşekkür ederek, 2013’ten ve 2014’ten söz
edeceğim. Yıllardır, senenin son haftası, insan kaynakları uzmanı arkadaşım Binnur Zaimler, eksik olmasın, Hürriyet
İK okurları için ‘paralel’ uzmanlığını konuşturur ve bir astrolog gözüyle bize
yeni yılı değerlendirir.
*
Aktivistler çoğalacak
2013’le
ilgili yazdıklarıyla, astrolojiyle arası olmayan Serdar’ı bile – neredeyse –
ikna etmeyi başardı.
30 Aralık
2012’de şöyle diyordu mesela:
Binnur Zaimler |
Nasıl,
müthiş değil mi?
*
Aynı yazıda
Koç Burcu için (ki ben pek Koç’a benzemem aslında) şöyle diyordu:
“UYAN! Zincirlerinizi henüz
kırmadıysanız ve birkaç senedir aynı yerde çalışıyorsanız, oldukça yıpranmış
olabilirsiniz. Bazen talimatları, statükoyu hiçe saymak, bazen de bir işe girip
para kazanmakla, ya da girişimci olmakla özgürleşmeniz mümkün. Herkese hakkını
vermeye dikkat edin.”
2013’te de
uyanamadım. Beni, işim değil, yazının girişimde sözünü ettiğim şeyler yıprattı.
Talimatlarla, statükoyla (ve bunları şahsî menfaatleri için kullanan bürokrat
kafalı yöneticilerle) oldum olası aram yoktur. Ecevit’in dediği gibi ‘Bedelini ödemeyi göze alanlar için,
özgürlük her yerde ve her şartta vardır’ diyenlerdenim. Herkese hakkını
vermeye gayret ettim, elimden geldiğince.
*
2014 yılı
için her alanda ‘yeniden yapılanma yılı’
olacak, diyor.
Koç Burcu
ile ilgili öngörülerindeyse, bir cümle midemi bulandırdı:
“Yeni işlere başvurma zamanı.”
Amanın!..
*
*
*
Geçenlerde...
Zamanıdır
Unuttum hangi sefil
üçkâğıtçıdır, Red Kit’le oynadığı Rus ruletini kaybettikten sonra sızlanır:
- Ben sana hile
yapamayacağın oyunlardan uzak dur demedim mi!..
Hayat, kaybetmeye
mahkûm olduğumuz bir poker olduğuna ve biz de hile yapmayı, kâğıt tutmayı
beceremediğimize göre...
Artık kartları
karmanın ve yeniden dağıtmanın zamanıdır...
... dedim
ya size.
Constsant Malva isimli bir Belçikalı’nın ‘Paroles de mineur’ adlı bir kitabını
okuyorum. Ben olsam bu kitabın adını ‘Madencinin
söyleyecekleri’ şeklinde çevirirdim çünkü Malva bir maden işçisi-yazar.
Hayatını toprak altında çalışarak kazanmış, bir yandan edebiyatla uğraşmış,
okumuş yazmış, emekli olduktan ne yazık ki kısa bir süre sonra ölmüş.
Kitabın bir
yerinde içindeki burukluğu, hayal kırıklığını şöyle ifade ediyor:
“Kültürle uğraşan insan aç kalmaz sanmıştım!”
Evrensel
bir hayal kırıklığıdır.
Herhalde
Fransa ile mukayese ederseniz Türkiye’de daha yaygındır.
Ve Malva
edebi-kültürel hayallerini sanki bir sonsöz, bir vasiyetle noktalıyor:
“Arkamdan ‘iyi yazmazdı belki ama doğruyu
yazardı’ desinler isterdim...”
(*) Onpunto, 2007
Hürriyet-İK, 29.12.2013