(ya da) Liberal totalitarizm
Hürriyet İK'nin bu haftaki kapak konusu 'beyin yorgunluğu'.
Bu araştırmanın ilham kaynağı ve bir numaralı hedefi galiba benim.
Çünkü çocuklar sürekli dalgın, unutkan, konsantrasyonu bozuk bir yayın yönetmeniyle çalışmaktan bıktılar.
Herhalde sonunda 'Nedir yahu Serdar'ın sorunu?' diye araştırmak ve beni bu durumdan (kendilerini de böyle bir yöneticiden) kurtarmanın yollarını araştırmak sorunda kaldılar.
Ve milyonlarca insanı ilgilendiren bir kapak ortaya çıktı.
*
Banker Bilo'nun dediği gibi 'Beynimiz yoruluyor ama, hele bi' sor: Niye?'
Uzmanlar (alkol, sigara, uyuşturucu gibi zararlı alışkanlıkların, uykusuzluğun, vitamin eksikliğinin ve tabii psikolojik bozuklukların ötesinde) kronik stresi, hasta bina sendromunu ve elektronik aletlerin yaydığı elektromanyetik dalgaları suçluyorlar.
Doğrudur. Ama beynimizi yoran şeyler bundan ibaret değil.
Google'un CEO'su Eric Schmidt'in verdiği baş döndürücü rakamdan söz ettik sanıyorum.
İnsanoğlu bugün, günde 2,5 exabytes 'enformasyon' üretiyormuş.
Buna TV, radyo, sesli-görsel-yazılı mesajlar dahil.
(Exabyte = 1 milyar kere milyar byte. Tabii buradaki 'enformasyon' bilgi filan değil, yüzde 99'u çöp...)
İlk atamızın ayağa kalkışından internetin icadına kadan geçen birkaç milyon senede ürettiğimiz 'enformasyon' ise taş çatlasa 5 exabyte imiş.
2008'de ortalama bir Amerikalı her gün 34 milyar byte 'enformasyon' almış.
34 milyar byte 'enformasyon' demek 2'şer saatlik 20 film izlemek demekmiş.
Bu tsunamiyi yaratanlardan biri olan Google'un CEO'su bile dehşete kapılmış ‘Sürekli insanoğlunun teknolojik devrime hazırlıklı olmadığını düşünüyorum’ diyor: ‘Hiçbir şeyi asla unut(a)mayacağınız ve - her hareketiniz, bulunduğunuz her nokta metre metre takip edildiği için - asla kaybolamayacağınız bir gelecek hayal edebilir misiniz!’
*
Gençler 7 satırdan fazla okuyamıyor, diyorlar.
Aklı havada / dağınık / konsantre olmayı bilmiyor / yaptığı işi adam gibi yapmıyor diye (ki büyük ölçüde doğrudur) eleştirdiğimiz gençler; cep telefonuydu, internetti, Facebook'tu, Twitter'dı / Youtube'du / e-postaydı / SMS'ti / MMS'ti derken dağılmasınlar da ne yapsınlar!
Çalışanlar da aynı durumda.
Günde 40 e-posta alıyormuşuz.
Bu rakam, bizim gibi gazeteciler için mesela çocuk oyuncağı. Hangi 40, hangi 50... Hergün yüzlerce e-posta ve SMS alıyoruz.
*
Eskiden totaliter rejimler toplumun bütün 'enformasyon' kanallarını kapatır, sadece ve sadece 'resmi prapoganda' bombardımanıyla beyin yıkarlardı.
Bugünün liberal düzeni aynı oranda hatta komünist ve faşist sistemlerden çok daha totaliter.
Bireyleri 'enformasyonsuz' bırakarak değil 'enformasyona boğarak' beyinsiz hale getiriyor.
Düşünmemiz istenmiyorsa eğer, 'Düşünme!' demek, tercübeyle görüldü, işe yaramadığına göre... düşünecek zaman ve kafa bırakmamak çok daha etkili bir yöntem.
Sonuçları da ortada zaten!
Bu arada... ben dağıldım gittim. Ne diyeceğimi unuttum!
Kafa mı bıraktınız adamda!
Serdar Devrim, Hürriyet-İK 18.09.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder