Sevgililer Günü, Anneler Günü, Babalar Günü... ticari panayır günlerinden nefret ederim.
Doğumgünü, evlilik yıldönümü... kezâ.
Maksat, tüketici sürüsünü daha fazla alışveriş yapmaya, ve sanayicilerin ve tüccarların ekmeğine biraz daha yağ sürmeye mecbur edecek bir sosyo-psikolojik baskı ortamı yaratmak. Yiyen varsa afiyet olsun.
Salı günü Dünya Kadınlar Günü’ydü. Gazeteler, dergiler laf olsun torba dolsun diye bir şeyler yazdılar.
Benitho’nun sözüdür:
‘Değişim gerekli. Değişim mümkün. Değişim, kaçınılmaz denileni reddetmekle başlayabilir. Sefalet kaçınılmaz değildir, Yoksulluk, toplumsal dışlanma kaçınılmaz değildir, Sefaleti sıradan vaka gören, yoksulluğu doğal kabul eden bir toplumda yaşamak ahlaklı değildir.’
*
Kızların ‘boşuna masraf’ diye okula gönderilmediği; karıma yan baktın diye adam öldüren sözde namus düşkünü erkeklerin, 13-14 yaşındaki kızlarını, para/öküz/tarla karşılığında, babası yaşında, dedesi yaşında ihtiyarlara, bir ömür boyu tecavüz etsin diye sattığı; insanların, tecavüzcüyü değil kurbanları mahkûm ettiği; hâkimlerin, ırzına geçilmiş kızı (‘namusunu temizlemek’ gibi iğrenç bir gerekçeyle) tecavüzcüsüyle nikahlamaya çalıştığı;
100 kadından 80’inin, babasının, kocasının, abisinin, oğlunun tacizine, dayağına maruz kaldığı; ‘kancık yalanmadan erkek dolanmaz’ gibi iğrenç bir deyimi üretebilmiş bir ülkede...
100 kadından 80’inin, babasının, kocasının, abisinin, oğlunun tacizine, dayağına maruz kaldığı; ‘kancık yalanmadan erkek dolanmaz’ gibi iğrenç bir deyimi üretebilmiş bir ülkede...
Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak ahlâklı değildir.
*
Fransa’da bir sosyoloji profesörü 13 Avrupa ülkesi ile Kanada, ABD ve Avustralya’da faaliyet gösteren 65 banka ve finans kuruluşunun ‘kadın çalışan oranı ile kârlılık oranları arasındaki korelasyonu’ araştırdı.
Sonuç: Kadın çalışan oranı ne kadar yüksekse, bankanın veya finansal kuruluşun kârlılığı o kadar yüksek.
Buna bağlı ikinci sonuç: Aynı bankaların ve finansal kuruluşların borsadaki performansı da o kadar iyi.
Hanımlar, sevinmek için acele etmeyin.
Prof. Michel Ferrary’nin bu sonuçtan çıkardığı sonuçlar:
(1) Çalışan profili ne kadar çeşitli olur, toplumun farklı kesimleri şirkette ne kadar iyi temsil edilirse, alınan kararların doğruluk ve uygunluk oranı o kadar yüksek olabilir.
(2) Kadınlara şans veren kurum, daha geniş bir yetenek havuzundan faydalandığı için, daha iyi ve doğru çalışanları bulup alabilir.
(3) Her iki tüketiciden biri kadın. Kadın bankacılar bu müşterilerle daha iyi bir diyalog kurabiliyorlar.
Buraya kadar çok güzel. Ama bu açıklamalar tamamen teorik.
Prof. Michel Ferrary’nin dördüncü ve sonuncu açıklaması ise tamamen pratik ve teoriye değil verilere (acı gerçeklere) dayanıyor:
(4) Ücret eşitsizliği işverenin (bankanın, finans kuruluşunun) kârını arttırıyor.
Tercüme edeyim mi size?
Eşit iş için kadınlara daha az ücret ödendiğinden, kadın çalışan oranı ne kadar yüksekse şirketin kârlılığı da o kadar yüksek oluyor.
Not - Bu hususu biraz daha kurcalamak ve bir çalışmadan daha bahsetmek istiyordum, yer kalmadı: Etyopya’da yapılan bir araştırma, tahıl fiyatlarının aşırı arttığı (bugünkü gibi) dönemlerde, yetersiz beslenmenin ve açlığın en çok kız çocukları tehdit ettiğini gösteriyordu. Çünkü ana babalar önce erkek çocukların karnını doyuruyorlar! Bu konuları ve asıl sorunun ‘kadınların ikinci sınıf vatandaşlığı kabul etmesi’nden kaynaklandığını belki ileride konuşuruz.
Serdar Devrim, Hürriyet-İK 13.03.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder