Burada yazdıklarım bazen özgün köşe yazısından ziyade (ç)alıntı oluyor.
İlginç bir şeyler okuduğumda, paylaşmak ihtiyacı duyuyorum.
Yaptığım alıntıyı her zaman ‘bir konuya bağlamayı’ da beceremiyorum ayrıca.
Bu seferki de öyle. Okuyup bitirince ‘Eee? yani?’ demeyin diye peşin söylüyorum.
*
Çin’de 1980 sonrası doğan gençler çok kolay evlilik kararı alıyor, ilk zorlukla karşılaştıklarında, aynı hızla da boşanıyormuş.
Bir yetkili ‘1980’lerde doğanların evliliği çok daha kırılgan oluyor. Sabah evlenip, akşam boşananlara şahit oluyoruz’ diyor.
Tabii bu kadar uç durumlar istisna, ama Çin’de boşanmalar patladı.
Özellikle de 30 yaş altı gençlerde.
1979’da her 100 çiftten 4’ü boşanırken, 2009’da bu oran... yüzde 39’a çıkmış.
Sadece 2009 yılında, 1980’lerde doğmuş her 100 evli çiftten 30’u boşanmış.
Ve boşanmalar her yıl yüzde 10 artıyormuş.
Uzmanlar, 30 yıllık hızlı kalkınmanın genç nesillerin davranış biçimini değiştirdiğini söylüyorlar.
Pekinli bir yargıç ‘Gençler en küçük bir fedakarlığa, sıkıntıya, tavize gelemiyorlar’ diyor. ‘İlk gece eşi horladı diye boşanmak isteyenler bile çıkıyor.’
Tek sebep, kalkınma hızı ve yaşam biçimine getirdiği radikal değişiklik değil.
1980’lerde doğmuş çocukların bir ortak özelliğe daha var:
Hepsi tek çocuk!
*
Çin Devleti’nin ‘zorunlu tek çocuk’ uygulaması 1979’da başladı.
Bu gençler, her istediklerinin yapılmasına alışmış, şımartılmış çocuklar.
Bunlar, kardeşleriyle bile paylaşmayı öğrenmemiş, fedakarlık etmeyi bilmeyen çocuklar.
China Daily’nin yaptığı bir ankete göre, hiçbir konuda uzlaşmaya ve eşlerinin kişiliğini kabul etmeye yanaşmamaları, evliliklerinin devam etmemesinin ana sebebi.
Boşanma avukatları, daha bireyci, mal bölüşmesine kafayı çok takmayan, ama (kaybettiği zaman ve yaşadığı duygusal sorunlar için tazminat talep etmek gibi) alışılmadık istekleri olan yeni bir müvekkil tipinin ortaya çıktığını söylüyorlar.
Çocuk varsa, durum daha da zorlaşıyor.
Çünkü alışılmış boşanma davalarının aksine, evlilikten bir an önce kurtulup özgürlüklerine yeniden kavuşmayı hayal eden 30’lu yaşlarkadiler, ayakbağı olarak gördükleri çocuklarını almak istemiyorlar. Bu da tabii ki geleneksel Çin aile geleneklerine tamamen ters.
(20 Şubat tarihli Hürriyet İK’nin kapak haberinde, Türkiye’deki boşanmalarda da, son yıllarda böyle bir eğilimin ortaya çıktığı söyleniyordu.)
Şangay Sosyal Bilimsel Akademisi’nden Yang Xiong gibi, bu gelişmenin ‘tek çocuk politikası’ ile bilimsel bir bağlantısının olmadığını düşünenler de var elbet.
Yang Xiong bu gelişmeyi, tamamen, toplumun ve örf ve adetlerin değişmesine bağlıyor. Hatta boşanmaların bu denli artmasını ‘bireyin toplum içinde özgürleştiğini gösteren bir sosyal gelişme’ olarak görüyor.
Mutlaka bu yazıdan bir ders çıkarmak istiyorsanız:
Ne olsursa olsun, tabiatla oynamaya gelmez. Doğurun diye teşvik etmek de, doğurmayın diye engellemek de tehlikeli.
Not: Bu arada, büyük Çin kentlerinde emlak fiyatlarının son 3-4 yılda 5 kat artması da evliliklere darbe vuruyor. Çinli gelin adayları, müstakbel kocalarının bir ev sahibi olmasını şart koşuyorlar. Aynı tek çocuk politikası yüzünden Çin’de 1980 sonrası doğan kuşakta 38 milyon kız açığı olduğu için, kızlar her istediklerini yaptırabiliyorlar.
Serdar Devrim, Hürriyet-İK 06.03.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder