Kasım 2002’de, Hürriyet internette anlatmıştım. (*)
Ankara treninin
vagon-restoranında karşıma düşen bir ‘önemli
bürokrat’ Adalet ve Kalkınma Partisi’ni iktidara getiren seçimlere bir
hafta kala, almaya hazırlandığı pozisyonu bana “Ak Parti gelirse mutabasbıs, CHP gelirse ilişki yöneticisi oluruz”
diye anlatmış ve “Sahi, bir hükümet
gidip yenisi gelince, ne yapıyorsunuz? Daha doğrusu tasfiye olmamak için ne
yapmak gerekiyor?” soruma şöyle cevap vermişti:
- Bak kardeşim, madem sordun, bu işin sırrını sana
söyleyeyim. Dediğin gibi Ak Parti gelirse Hasan kardeşin (kendinden bahsediyor)
mutabasbıs, CHP gelirse ilişki yöneticisi...
Mutabasbıs
(ya da mütebasbıs) Arapça’da ‘yaltaklanan,
dalkavukluk eden’ hasılı ‘yalaka’
demekmiş. Yani adam diyordu ki, eğer Ak Parti iktidar olursa, ona yalakalık
ederiz, çaresiz.
‘İlişki yöneticisi’nin mealini ise bana
bir bankacı açıklamıştı:
Banka,
çalışanları nezdinde bir araştırma yapmış. Dikey ve düşey, yani ast-üst
ilişkileriyle, aynı seviyedeki personelin kendi arasındaki ilişkinin nasıl
olduğunu araştırmışlar. Astların üstleriyle ilişkisi % 80 oranında ‘yalakalık’ şeklindeymiş.
-
Peki, diye sordum bana bunu anlatan bankacıya, herhalde raporda ‘Bankamızda ast-üst ilişkileri yalakalık üzerine
oturmaktadır’ diye yazılmadı. Yalakalığın bilimsel adı neymiş?
Söyledi: İlişki yönetimi!
*
Yukarıdaki
yazıdan bugüne geçen 10 yılda, yaptığım görevin de yardımıyla, pek çok yönetimi
ve yönetim değişimini izleme imkanım oldu. İtiraf edeyim ki, kurumlarda
odaklanmış ‘ilişki yönetimi uzmanları’
beni hayran bıraktı.
Tepe
yöneticiler çok kaba bir tasnifle ikiye ayrılır: (A) Ehliyeti olanlar ve (B)
olmayanlar.
Ehliyeti
olan adam gibi ‘yöneticiler’dir.
Ehliyeti olmayanlar, şu veya
bu şekilde, bir kurumun, bir şirketin tepe noktalarına kadar yükselmiş, ama
yönetim için lazım yetenek, bilgi ve tecrübeye sahip olmayan ‘idareciler’dir.
Bunlar
da kendi içinde ikiye ayrılır. (1) Kendi eksikliğini, yetenekli, bilgili ve
tecrübeli yardımcılarla telafi eden nispeten dürüst ve akıllılar ve (2)
kendinden de beter ‘yönetemeyiciler’le
çalışmayı tercih edenler. Ya insan seçmekten bile aciz olduklarından ya da
yardımcılarının bile gölgesinde kalmaktan korktuklarından. Genelde her iki
sebepten.
İşte
bu B2 tipi patronların/tepe yöneticilerin çevresinde bir ‘ilişki yöneticisi’ halkası meydana
gelir. Geldiği yeri ve burada tutunabilmeyi mesleki bilgisine ve becerisine
değil, tepe yöneticiyle iyi ilişkisine borçlu olan bir grup.
Patronun / CEO’nun
her dediğine ‘aman efendim ne güzel düşünmüşsünüz’ diye alkış tutan; en saçma
ve yanlış kararını bile asla ama asla tartışmayan; sadece onun duymaktan
hoşlanacağı şeyleri söyleyen; şirket yansa, asla kendi durumunu zayıflatacak
bir adım atmayan; tek işi patronun gözündeki yerini ve altındaki koltuğunu
korumaktan ibaret ve bunun için yapmayacağı alçaklık olmayan... hasılı dört
dörtlük ‘ilişki yöneticileri’.
Bunlar,
yönetim değiştiği zaman da inanılmaz bir sürat ve manevra kabiliyetiyle, yeni
patronun etrafına malum şey böceği gibi üşüşürler. Artık yeni yöneticiye göre,
başarırlar veya başaramazlar. A tipi veya B1 tipi yöneticiyse şansları yoktur.
Ama yeni gelen de B2 tipiyse yerlerini koruyabilirler; en azından yeni patron ‘özgün ilişki yöneticisi kadrosu’nu
oluşturana kadar.
Ama
her halde (kurumun veya sermayenin rengine göre) ‘tabasbusat’ veya ‘ilişki
yöneticiliği’ Türkiye’de her zaman geleceği olan bir meslektir.
(*) Hürriyet-internet, 03.11.200
Hürriyet-İK, 03.03.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder