11 Temmuz 2014 Cuma

Unutmayın: ALTIN ORAN



Patronlar yanlış iş yapıyor.
Şirketlerin hesabı yanlış.
Üniversite yıllarında, yabancı ekonomi basınında ‘Ey patronlar, unutmayın: Şirketinize hem genç kurtlar hem de ak saçlılar lazım...’ diyen yazılara çok sık rastladığımı hatırlıyorum.
Genç kurtlar; yani iyi eğitimli, muhteris, girişimci, dinamik ama yeteri kadar tecrübesi olmayan hatta biraz gözü kara genç çalışanlar.
Ak saçlılar; yani iyi eğitimli, tecrübeli, ihtirası törpülenmiş, tedbirli ama belki hızından bir nebze kaybetmiş, zamanın biraz gerisinde kalmış görece yaşlı çalışanlar.
Şirketin hayalgücünü, girişimciliğini, dinamizmini, cesaretini, savaşçılığını canlı tutmak, çağı yakalamak için gençlere;
kazanımları muhafaza etmek, geçmişin hatalarını tekrarlamamak, gençlerin tecrübe eksikliğini telafi etmek, hayatî hatalar yapılmasını önlemek için görece yaşlılara ihtiyaç var.
Elbette ülkesine, sektörüne, şirketine göre ve tabii zamanla değişen genç kurt / ak saçlı dengesine (= ‘altın oran’)...
Yıllar geçti, bu tavsiye ne güncelliğini kaybetti ne doğruluğunu.
Hatta belki de, ak saçlıların varlığı bugün daha da önemli hale geldi.
İnovasyon hızının arttığı, ürün ve hizmet ömrünün kısaldığı, giderek daha büyük yatırımların giderek daha kısa zamanda amorti edilmesi gereken, şirkete bağımlılığın arkaik hale geldiği, özellikle genç çalışan devir oranının giderek yükseldiği günümüzde, bu sağduyu çağrısına her zamankinden daha iyi kulak vermek lazım.
Bu satırları yazan arkadaşın da epeydir ‘ak sakal’ yaşında olduğu göz önünde bulundurulursa, lazım değil, hayatî hayatî!
*
Birçok şirket ‘maaş makasını kapatma’ yalanıyla (*) eski ve eski-üst düzey çalışanlarına gizli maaş kesintisi uyguluyor.
Kimileri görece yüksek maaşlı eskilerin yerine, düşük maaşlı gençleri almayı ‘uyanıklık’ zannediyor.
(Kendimizi herkesten uyanık sanmamız, uyanık olmak zorunda sanmamız adam olmamızın önündeki engellerden biri. Ayrı konu.)
Birçok patron, sanki lütfen iş veriyormuş gibi, çalışanın kulağına gidecek şekilde ‘beğenmiyorsa tutan yok’ buyuruyor.
Bu anlattıklarım için, mode deyimle ‘münferit vak’alar’ denilebilir. Genellememek gerektiği doğrudur.
Ama kesin olan bir şey var ki, Türkiye’de (de) yaşın ilerledi mi, bilgin ve tecrübenle baştacı edileceğine, dinozor muamelesi görmeye başlıyorsun. Yönetimden ve diğer çalışanlardan yaşına, kıdemine, şirkete verdiğin emeğe saygı (hatta biraz da itibar) beklerken, senin ‘idare edildiğin’ hissine kapılıyorsun.
Ama artık yeni bir maceraya atılacak cesaretin yoktur.
Üstelik, belli bir yaştan sonra şirket değiştirmenin, işsiz kalırsan iş bulmanın giderek zorlaştığını biliyorsundur.
Çünkü, açmaya yerim yok ama (belki başka sefere) çalışma hayatında yaşı 40’ı, hele hele 50’yi geçenlerin yeni teknolojilere, bunların iş yapma yöntemlerinde yarattığı değişime ve ‘Amerikan taklidi’ sosyal ilişkilere ayak uyduramayacağı inancı yaygın. (Ben buna ‘dinozor sendromu’ diyorum.)
İki ihtimal, ya her şeye rağmen mücadeleyi sürdürüyorsun (ve şirketin ‘huysuz ihtiyarı’ olmaya doğru gidiyorsun); ya da motivasyonun ve sonra verimliliğin düşüyor, ‘ne kadar ekmek o kadar köfte’ciler safına katılıp emekliliğini bekliyorsun.
Ama asıl şirket kaybediyor, patron kaybediyor.
*
Onun için diyorum ki, yanlış hesap yapıyorsunuz. Külliyen yanlış yapıyorsunuz.
40’lı, 50’li yaşlardaki çalışanlara kapılarınızı değil kapamak, sonuna kadar açın.
Yarın en önemli sermayenizin insan ve kaynak ve zaman israfını önleyen en önemli faktörün tecrübe olduğunu anlayacaksınız.
Değişim hızlandıkça dünün bilgi ve tecrübesini yarına aktaracaklara ihtiyaç - zannedildiğinin aksine - artacaktır.
Gene çok uzak değil yarın fırtına patlayınca, hayatta kalmak için serinkanlılık, bilgi ve tecrübeye muhtaç olacaksınız.
Bugün ihtiyacım yok sanarak yüz çevirdiğiniz ak saçlıları, burun kıvırdığınız adayları yarın çok arayacaksınız. 
Altın oran!
Bu lafı unutmayın!


(*) Hükümet gerçek enflasyon oranını saklıyor. Bu yalana inanmak şirketlerin de işine geliyor. Çünkü çalışanlarına resmî yani yalan enflasyonu baz alarak zam yapıyorlar. Yani gerçek enflasyonun altında zam yapıyorlar. Üstelik ‘maaş farklarını azaltmak için yüksek maaşlara az, düşük maaşlara çok zam yaptık’ ayağına, düşük ücretlilere yaptıkları zammı da görece yüksek maaşlılara ödettiriyorlar. 

Hürriyet-İK, 13.07.2014







                                       

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder