François Maret'nin blogundan araktır : http://www.francoismaret.ch/ |
Hani diyoruz ya “Büyükşehirlerde insanlar çok asabi (o da ‘asabi’ değil zaten ‘asaaabii’), her an kavgaya hazırlar...” Bunun en görülür olduğu yer de elbette İstanbul’un insanı deli eden trafiği.
(Aslında bu konuda sebep-sonuç
ilişkisi müphem. Daha doğrusu bir kısır döngü, bir beterleşme söz konusu. Kural
tanımayan, ilkel, egoist, karşısındakinin hakkına saygısız hatta mütecaviz olan
kötü İstanbul sürücüleri trafiğin canına okuyor, ve trafik içinden çıkılmaz
hale geldikçe daha da zıvanadan çıkıyor ve bu da trafiği... vs, vs!)
Lafı
uzatmadan evvel diyordum ki, büyükşehir insanları kafayı yemiş durumda.
Uzmanlar, benden daha bilimsel konuşmak durumunda oldukları için ‘büyük şehirler insanların akıl sağlığını
olumsuz etkiliyor ve özellikle anksiyete ve depresyona sebep oluyor”
diyorlar.
Ancak
(kalabalık, trafik, ulaşımda kaybedilen zaman gibi şiddetle muhtemel
varsayımlar dışında) büyük şehirlerin akıl sağlığına neden olumsuz etki yaptığı
bilimsel açıdan bilinmiyor.
Amerikalı
araştırmacılar işte bu konuda bir ipucu bulmuşlar.
Kaliforniya’da
kadınlı erkekli 38 deneği 2 gruba ayırmışlar. Birinci grup şehrin göbeğinde,
ikinci grup ise kırsalda 90 dakikalık bir yürüyüş yapmış. Birinciler gezintinin
bir işe yaramadığını, ruhsal durumlarında bir değişiklik olmadığını söylerken,
ikinciler ‘negatif düşünceleri
kafamızdan attık’ demişler.
Tabii
bilimsel araştırma bu kadarla sınırlı değil. Deneklerin beyin MR’ı da çekilmiş
ve görülmüş ki, doğada gezenlerin beyninde subgenual prefrontol korteks (hı?)
bölgesinin faaliyeti, şehirde gezenlerden çok daha düşük. Kafamızda evirip
çevirdiğimiz karamsar düşünceler, endişeler, beynin bu bölgesini harekete
geçirirmiş.
Kötü
düşünceleri sürekli kafada evirip çevirmek (yani ‘kurmak’) mental sorunların başlıca sebeplerinden biri imiş.
Amerikan
National Academy of Sciences’ın dergisi Proceedings’te
yayımlanan bir bilimsel makalede bu
önbulguları değerlendiren uzmanlar diyorlar ki, ey büyükşehirliler, bırakın
antidepresana servet yatırmayı (bunu ben ekledim), doğada bir güzel yürüyüş yapın,
aklınızdaki olumsuz düşüncelerden kurtulun.
Cümle
aynen şöyle:
“Bu araştırma doğada geçirilecek zamanın
insanın akıl sağlığına iyi geldiği şeklinde bir ipucu verirken ; hızla
kentleşen dünyamızda, şehir ortamında erişilebilir doğal alanların (yeşil
alanlar, sulak alanlar demek istiyor)
akıl sağlığı açısından hayati bir önem taşıdığını da gösteriyor.”
*
Demek
ki güleryüzlü, ağırbaşlı, sağduyulu Türk köylüsünün İstanbul’a gelir gelmez
canavara dönüşmesinin bir sebebi de budur. Çünkü beton ruh sağlığını bozar...
Demek
ki büyükşehirlerde mezarlıklar dışında yeşil alan komayan iktidarın şimdi de
Çamlıhemşin’e Ayder’e, Ardeşen’e asfalt dökmeye yemin etmesinin bir sebebi de budur.
Çünkü akıl sağlığı yerinde seçmen, iktidar için bir tehdittir...
Hürriyet-İK, 06.09.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder