Kötü yola düşmeden evvel, 1980’lerin başında küçük bir tüccardım.
Anadol kamyonetimin direksiyonuna oturur, o bakkal
senin bu market benim mal satardım. Bebek, Etiler gibi daha o zaman da ‘elit’
semtler olsun; Kuştepe, Cendere gibi o dönemde izi yolu olmayan gecekondu
mahalleleri olsun, haftanın 4-5 günü servise çıkardık.
Utanarak itiraf ediyorum ki, edepsiz yahut en
azından pimpirikli müşteriye gösterdiğimiz itinayı, efendi ve sessiz esnafa
göstermezdik. Adam gibi ödeme yapmaları kaydıyla elbette (ödemeyi kasıtlı
geciktiren, çok uzun vâdeli çek veren, hele hele çekini vâdesinde ödemeyenlere
haliyle ‘özel muamele’ çekerdik), çekindiğimiz müşteriye verdiğimiz mala daha
bir dikkat ederdik.
Ayıp tabii, biliyorum. (Gerçi bir yere kadar
mazeretimiz vardı, çok zor bir mal satıyorduk.) Ama insanoğlu böyledir işte...
alçaktır.
*
Konuya çok ‘kelalâka’ bir yerden girdim, onun için
bağlamaya çalışmayacağım.
Minnesota Üniversitesi’nde bir araştırma yapılmış.
Özetle: İşverenin bir adayı tercih etmesinde
etkili olan kişilik özellikleri ve sosyal yeterlikler (yetenekler)
hangileridir?
Araştırma sonuçlarına göre, 2 özellik öne
çıkıyormuş (tam karşılığını bulamadığım için araştırmadaki İngilizce ifadeyi
kullanıp izaha çalışacağım, sorry) :
1. Agreeableness
(işbirliğine eğilimli, esnek, hoşgörülü ve anlayışlı diye izah ediyorlar)
2. Conscientiousness (işini ciddiye alan, yaptığı işe özenen...)
İşveren (daha doğrusu işe alım yapan vekili)
adaylarda öncelikle bu 2 özelliği arıyormuş.
Aynı ekip, ‘çalışanların
başarısını etkileyen özellikler hangileridir?’ sorusuna da cevap aramış.
Sonuç aynı : Geçimli
olmak (bu tabii işveren açısından biraz ‘kullanışlı olmak’ anlamına da geliyor) + işini iyi yapmak (iki meziyet üst üste gelince ben bunu ‘işveren söylediği işi iyi yapan adamı
seviyor’ diye okuyorum, ama neyse).
*
Ancaaak...
Haliyle, başka sonuçlar veren başta araştırmalar
da var.
Notre-Dame, Cornell ve Western Ontario
Üniversiteleri’ne bağlı uzmanların yaptığı bir araştırmaya göre, sıkı durun,
işverenler ‘agreeable’ çalışanlara ‘disagreeable’ çalışanlardan daha düşük ücret veriyormuş.
(Bu sonuç ‘muhtemelen güzel huylu çalışanlar
sorumluluk isteyen görevlere daha az talip oluyorlar’ diye yorumlanıyor.
Aynı araştırmaya göre biz yöneticiler de ‘agreeable’ çalışanlarımızı terfi
ettirmeye sıcak bakmıyormuşuz.)
Truity Psychometrics çalışmaları da benzer
sonuçlar veriyormuş. ‘Beraber çalışması
keyifli’ ve ‘dostane’ insanlar
(sadece analitik ve lojik davrananlara nazaran) daha küçük ekipleri yönetiyorlarmış.
Dr. Brian Little “Birlikte çalışması keyifli insanlarla çalışmaktan zevk alıyoruz ama, bu
onları terfi ettirdiğimiz anlamına gelmiyor” diyor. (*)
Demek ki, iyi huy / dostane tavır tepe yönetici
olmak için gerekli değil.
Hatta belki de (işin tabiatı gereği) sakıncalı.
Olabilir de, çünkü binlerce çalışanı olan bir
şirketi yönetiyorsanız, analitik düşünmek ve duygusal davranmamak zorundasınız.
Jedi olamasanız da, ‘Gücün karanlık tarafı’na geçmeyin, yeter...
(*) Kaynak:
Shana Lebowitz’in bir makalesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder