Jean Birnbaum, (Yahudi soykırımı suçlusu) “Adolf Eichmann gibiler için her şeyi söyleyebilirsiniz, ama salak olduklarını söyleyemezsiniz” diyor.
“Sadece, iç dünyalarının karşısında ‘eksi işareti’ vardır”.
Birnbaum, bu ‘vasat’ tiplerin sosyal sınır, hatta ulusal sınır tanımayan bir dayanışmaya ve bu sayede de müthiş bir güce sahip olduklarını söylüyor:
“20.yy bu vasatlar enternasyonalinin nelere kadir olduğunu
fazlasıyla gösterdi”. 1
Ve vasatlığın da Montesquieu’nün hükümet prensipleri arasında yer alabileceğini iddia ediyor: Nasıl şeref monarşinin, erdem cumhuriyetin, korku despotizmin psikolojik dayanağı ise, totaliter rejimlerinki de vasatlık’tır diyor.
Politikadan bahsetmemeye yeminli olan ben ise (yoksa
vasatlık, vasatların sınır ötesi dayanışması gibi laflar hele şu sıralar çok su
kaldırır), vasatlığın totaliter rejimlerin değil, olsa olsa ‘vasat rejimlerin’
yani aleladeliğin, herhangiliğin, uydurukluğun, pespayeliğin, hasılı ilkelliğin
psikolojik dayanağı olduğunu düşünüyorum.
Etrafınıza bir bakın, bırakın memleketi, çalıştığınız
şirkete bir bakın… ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız!
1 Le Monde, 20.12.2013
*
* *
* *
EKİP ÇAL(IŞ)MASI
Jack London’un Ateş Yakmak adlı öyküsü, Fransa’da resimli bir kitap olarak yayımlanmış. Hemen bir tane tedarik etmeli, çok güzeldir.
‘Vahşî kapitalizm’ yıllarında yaşayan Amerikalı yazar Jack
London (1876-1916) malum, saf, çocuksu bir sosyalisttir. Bu hikayesiyle de
dayanışmanın önemini, insanların birbirine muhtaç olduğunu anlatmaya çalışır.
Liberal kapitalizm bir yandan - sosyal adaletsizliğe,
sömürüye sözde bilimsel gerekçeler uydurup - ‘egoist bireyciliğin nimetleri’
diye beyin yıkarken, bir yandan da, insanlar sermayenin hizmetinde daha verimli
çalışsın diye ‘ekip çalışmasının önemini’ tekrarlayıp durur.
Bu ne yaman çelişkidir, diyeceksiniz. Dinci veya laik, bütün
ideolojiler böyle ‘yaman çelişkiler’ üzerine kuruludur.
*
Bu hafta Hürriyet İK’da Burcu (Özçelik Sözer) “Türkler ekip
çalışmasına ne kadar yatkın?” sorusuna cevap arıyor.
Gerçi ben ona söyledim, boşuna uğraşma dedim, ben sana
cevabı vereyim: Hiç değillerdir! Sadece çalıp çırpmak için, talan için bir
araya gelirler. Bunun adına da ‘ekip çalışması’ değil ‘çete’ denir...
*
Şaka ve eleştiriler bir yana, ekip çalışması, sadece verimli
sonuç almanın şartı değil, bir arada yaşama kültürünün (ve medenî bir toplum
olma yolunda) önemli bir aşamadır.
Herkesin ‘kendini çakal, herkesi aptal’ sandığı, ‘her
koyunun kendi bacağından asıldığı’ bir topluluk (= aynı yerde yaşayan insan kalabalığı - TKD) için, bunlar uzak,
ama gene de peşinden koşmaya değer hayallerdir.
Hürriyet-İK, 12.01.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder