Herkes âdet yerini bulsun diye
öğretmenleri bir günlüğüne göklere çıkarırken benim burada yazacaklarım ters
gelebilir ama, artık alıştınız sanırım.
Beni aykırı ve antipatik
bulanlar zaten okumayacaklardır.
Bir kere daha söylüyorum:
Çocuklarımızı yanlış yetiştiriyoruz.
Eğitim sistemimiz berbat. Bunu Koca Reşit Paşa’dan beri konuşuyoruz. Altı ayda bir değiştiriyoruz. Ama beter etmekten öte işe yaramıyor.
Ama benim sözünü ettiğim bu da değil. Daha da temel bir mesele.
Ana-baba olarak (sizin gibiler, benim gibiler) çocuklarımızı yanlış yetiştiriyoruz.
Öğretmenlerimiz de çocuklarımıza sadece yanlış eğitim değil, zarar da veriyorlar.
*
Çocuklarım hayata atıldılar, yahut atılmak üzereler. Hâlâ korkarım bana bir gün hesap soracaklar diye:
“Baba, ne hakkın vardı bize böyle yanlış, böyle çağdışı değer hükümleri aşıladın?”
Bir baba olarak utanıyorum. Ama çok geç.
Gerçekten, çocuklarımıza ne saçmalıklar öğrettik.
Yalan söylemeyin, verdiğiniz sözü tutun, haysiyetli olun, el etek öpmeyin dedik mesela.
Yarın bu çocuk ya siyasete atılmak isterse?
Dürüst ve namuslu olun; sakın hakkınız olmayan şeye (kimilerimiz ‘haram’ deriz bunun adına) el uzatmayın dedik.
Yarın bu çocuk ya belediyede yahut bir bakanlıkta iş bulursa?
Açgözlü olmayın, emeğe saygı duyun, borcunuza sadık olun, başkalarının hakkına göz dikmeyin falan dedik yahu.
Yarın bu çocuk ya ticarete atılırsa?
Daha böyle ne saçmalıklar öğrettik küçücük çocuklara.
Oysa…
Yarın onlar bu memlekette yaşayacaklar.
Yarın bugünleri bile arayacaklar.
Dövüp arsız etmek, sövüp yüzsüz etmek, ezip hırsız etmek varken. Ahlaksız, hayasız, duygusuz, saygısız, vicdansız... hasılı muteber birer vatandaş olarak yetiştirmek varken.
Fenalık ettik çocuklarımıza.
Not: Siyaseti, memuriyeti, ticareti namusuyla ve
haysiyetiyle yapan elbet çok insan var. Ama inanın işleri çok zor. Her gün daha zor.
*
* *
20’li yaşlarda da
olsa, ellerinden öpülür
Bazı meslekler para için
yapılmaz, aksi halde ulviyetini, kutsiyetini kaybeder. Para var diye doktor
olandan insana hayır gelmez. Mesleğin imkanlarını para, iktidar, itibar ve
itiraf edilemeyecek menfaatler için kullanan gazetecinin neye benzediği ortada.
Her meslek insanın gözünde kutsaldır, ama en kutsalı şüphesiz öğretmenliktir.
Bugün 24 Kasım, Öğretmenler Günü. (*) Son hocam geçen sene öldü. Elini öpeceğim
hocam kalmadı. Ama ben, onların yerine, onların yetiştirdiği ve bugün Hürriyet
İK’da karşılıklız fedakarlıklarından bir iki örnek verdiğimiz 20’li, 30’lu
yaşlardaki öğretmenlerin ellerini öpüyorum.
(*) Geçen sene bu vesileyle öğretmenlerimden
‘hürmetle, minnetle’ söz etmiştim. İzninizle tekrar etmeyeyim:
http://serdardevrim-ik.blogspot.com/2012/11/hurmetle-minnetle.html
http://serdardevrim-ik.blogspot.com/2012/11/hurmetle-minnetle.html