Bugün Türkiye 92 yıllık Cumhuriyet
tarihinin en önemli günlerinden birini yaşıyor. Bugün İK yazasım yok, aslında
hiç yazasım yok ya. Sizin de aklınız başka yerde.
Söz konusu olan yaşam hakkı ve
özgürlükler ise, asıl, asıl çocuklarımızın geleceği ise, gerisi teferruattır.
Sadece, boşluktan istifade, bir
eleştiriye kısa bir cevap vermeye çalışacağım.
*
Her şeyden menfaat ve kâr bekleyen
insanlar olduk. (Üstelik küçücük menfaatler... Gerçek menfaatlerimizi idrak
edecek kadar eğitim ve akıldan yoksunuz.)
Bir köşe yazısı size ne çıkar, ne de (kısa
vâdede en azından) kâr sağlayabilir. At yarışı yahut İddaa tahmini (bunun adının ‘iddia’ yerine eminim yanlışlıkla
‘iddaa’ yazılması da ayrı bir gıcıklık) ya da borsa yorumu okumuyorsanız
eğer...
İtalyan filozof Nuccio Ordine, Faydasızın
faydası adlı kitabında ‘çıkarcılığın
ve en aşağılık egoizmin’ hep kriz dönemlerinde zirve yaptığını
hatırlatıyor.
*
Bu soruya 7 senede iki kez muhatap oldum.
İlki bir öğretim görevlisiydi, genç bir kadın, Hürriyet İK’daki bu yazılarımla ilgili olarak “Güzel yazıyorsunuz, güzel şeyler anlatıyorsunuz da... bu yazdıklarınız
bizim ne işimize yarayacak?” diye sorduydu. Bir de bana siyaset biliminden
bir paradoksla bilgiçlik tasladıydı: “Faydalı
değilse gereksizdir, gereksiz olan da zararlıdır...”
Bir anekdot anlattım ona:
Öğrencilerinden biri bir gün Eukleides’e
“Bu öğrettikleriniz bizim ne işimize
yarayacak?” diye sormuş. Büyük matematikçi hemen kölelerinden birini
çağırıp, öğrencisine bir sadaka vermesini istemiş, “Çünkü öğrendiklerinden bir kâr elde etmek istiyor...”
*
Aynı soruyu geçen hafta, bu sefer genç
bir delikanlı sordu; izaha çalıştım, terbiye
sınırlarını zorlayarak ısrar etti: “Bu
bir alışveriş, dedi, okuduklarım
lüzumsuzsa, bir çıkarım yoksa, sizinle neden vakit kaybedeyim?”
“Askerliğini
yaptın mı?” diye sordum, yapmamış. “Yapsaydın
bilirdin” dedim, ona da şu örneği verdim:
30 küsur yıl önce askerliğimi yaptığım Kars Hafızpaşa
Kışlası’ndaki tabur binasında odam, Tabur Komutanı’nın hemen karşısındaydı.
Merdivenleri çıkınca sizi, üstünde ‘Kıyafetine
çeki düzen ver’ yazan bir boy aynası karşılardı. Koridordaki ve zaten bütün
binadaki elektrik düğmelerinin üzerinde de ‘Lüzumsuz ise söndür’ yazardı.
- Anladın mı?
Gerçi benimki aptalca bir soruydu, zaten anlayabilecek
olsaydı... Neyse!
Anlayabileceği gibi anlattım:
Madem ki yazdıklarımdan hoşlanmıyorsun, bana bir
faydası yok, zararı var... Neden okuyorsun kardeşim, mazoşist misin? Çevir bu
sayfayı, kurtul!
Hürriyet-İK, 01.11.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder