Geçen
hafta gazetem beni 3 günlük bir eğitime gönderdi.
Daha
doğrusu...
*
Ya
bu gazetecilik ne zor iş.
Lafı
eğri büğrü etmemeye dikkat gerekiyor.
Bakın
şimdi; yazıya yukarıdaki gibi girersem eğer, bundan şu anlamları çıkarmanız
mümkündür:
Çok
olumsuz (ama gerçekçi) tercüme: Genellikle bizim şirketlerde eğitime
gönderdikleri adamı, ne hikmetse, üç gün sonra kapıya koyarlar. Serdar’ın suyu
ısındı galiba...
Olumsuz
(ama dedikoducu) tercüme: Serdar’ın verilen görevleri yerine getirmede
eksiklikleri varmış ki, gazetesi onu eğitime göndermiş.
Olumlu
(ama pislik) tercüme: Demek ki Hürriyet hâlâ Serdar’ın eğitilebilir olduğunu
sanıyor. Ha ha ha!
Çok
olumlu (ama hayalci) tercüme: Yönetici eğitimine gönderdiğine göre, demek ki
gazetesi Serdar’ı daha iyi görevlere hazırlıyor.
Oysa,
cümleyi şöyle kursaydım bütün bu varsayımlara gerek kalmayacaktı:
*
Geçen
hafta gazetemin düzenlediği eğitimlerden birine, birçok yöneticiyle birlikte
ben de katıldım. Yönetim ve liderlik konulu 3 günlük bir çalışmaydı.
Bir
ara eğitmen-hocamız cümleye “Tuzla Piyade Okulu’nda küfürbaz bir alay
komutanımız vardı” diye girince atıldım:
-
Şadi Albay!
-
Evet, Şadi Albay...
Çok
ilginç bir insandı rahmetli.
Asteğmen
rütbesi takıp kıtaya çıkacağımız gün bizi toplamış, “Artık kıtalarınıza dağılma
vaktiniz geldi, size bir komutan-abiniz olarak 2 önemli şey söyleyeceğim, asla
aklınızdan çıkarmayın!” diye bir kaç tavsiyede bulunmuştu.
Bize
o gün verdiği dersi kolay ve iyi kavramamız için yaptığı ilginç (!)
benzetmeleri, artık yazabildiğim kadarıyla, burada daha önce anlatmış, bir iki
yazıda da söz etmiştim. (*)
Bugün
bir kez daha tekrarlıyorum, çünkü 30 yıl sonra hâlâ kelime kelime hatırlıyorum
ve ne kadar haklı olduğunu defalarca test edip doğrulama imkanım oldu.
Ve
hemen yanımdaki haber (Rüyada iş arkadaşıyla yatmak ne anlama gelir?) ve
yabancı bir dergide okuduğum bir diğeri üst üste gelince, rahmetlinin bir
muhteşem vecizesini bir kez daha hatırlattı bana.
*
Cambridge’ten
bir profesör, cinsel hayatla sosyal başarı arasındaki ilişkiyi inceleyen bir
araştırmaya yapmış.
26-50
yaş arası çalışan İngiliz nüfusunu temsil eden 8 bin kişilik bir denek
kitlesiyle yapılan araştırmanın en ilginç sonucu şöyde diyor:
Haftada
en az 4 kez ilişkiye giren çalışanlar % 5 daha fazla para kazanıyor!
Ancak
iki konu (iki fiil) arasındaki sebep-sonuç ilişkisi net değil, yoruma açık.
Mesela,
bu veriye bakarak, maddî durumu iyi olan çiftlerin cinsel hayatlarının da haliyle
daha huzurlu ve başarılı olduğu düşünülebilir. (Halbuki, zenginlerin para,
fakirlerin çocuk yaptığı da bilinen bir gerçektir)
Yahut,
zenginliğin insanı, özellikle de erkekleri, karşı cinsin gözünde daha çekici
hale getirdiği hatırlatılabilir.
Uzmanlar,
dengeli, mutlu ve başarılı bir hayatı ve bir cinsel hayatı olan insanların,
çalışma hayatındaki performanslarının da daha yüksek olduğunu iddia ediyorlar.
Dedim
ya, yoruma açık, çok şey söylenebilir.
Ama
her halükârda, gelirini söz konusu yöntem ile arttırmanın, gece iş yerinde
kalıp fazla mesai yapmaktan daha zevkli ve motive edici olduğu muhakkak.
*
Aaa
bak, az kaldı Şadi Albay’ın vecizesini söylemeyi unutuyordum.
Tespit
ve tavsiyelerinden sonuncusu, en masum ifadesiyle,
“Unutmayın arkadaşlar! Türk
Silahlı Kuvvetleri’nde şevk ile çalışanı, zevk ile öperler…” şeklindeydi.
Siz
de teslim edeceksiniz ki, bu vecize yerindedir ve Türk
Silahsız Kuvvetleri için
de aynen geçerlidir.
(*)
Hürriyet İK, 25.05.2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder