Şüpheli dahî
olsa, suçu kesinleşmediği müddetçe her insan masum kabul edilir.
Aldığım yarım
yamalak hukuk eğitiminden bu temel prensibi hatırlıyorum.
‘Masumiyet
karinesi’ aynı zamanda ‘insanlara potansiyel suçlu muamelesi
yapamazsınız, hatta potansiyel suçlu gözüyle bakamazsınız’ anlamına da
gelir.
Ama hukuk
işin bu tarafına bakmaz. Zaten bu bir terbiye, bir ahlâk, hatta bir insanlık
kuralıdır.
Adına ‘insan
kaynakları’ denilen servisin de ‘çalışanlar, aksi ispat edilmedikçe
masumdur ve iyi niyetlidir’ şeklinde bir prensip sahibi olması
beklenir. (Bu, aksini ispat etmek için
gayret göstermek gerektiği anlamına da gelmez, bu arada.)
Çalışanlara
• şirketin
parasını çarçur hatta cebellezi etmeye
• fazla mesai
almak için işlerini vaktinde bitirmeyip mesaiye kalmaya (hatta mesaiye kalıp
Candy Crush oynamaya)
• işleri
olmadığı halde hafta sonları, bayramlarda filan işe gelmeye
• daha da
vahimi işe gelmediği halde gelmiş gibi gösterip mesai istemeye
• bu arada
şirketin imkanlarını (araba, cep telefonu, fotokopi makinası vs) şahsî çıkar ve
ihtiyaçları için kullanmaya
• ve hiçbirini
yapamasa bile, mesai saatleri içinde işlerini kaytarmaya hazır
‘potansiyel
ahlâksızlar ve hırsızlar’ muameseli yapmaya kimsenin hakkı yoktur.
En azından
asgarî terbiye gereği.
Ayrıca - yeri
gelmişken - bayramlarda, yılbaşında, cumartesi, pazar vs (ve gece) mesai yapmak
zorunda kalanlara da - teşekkür etmeniz ve işlerini kolaylamanız gerekirken - ‘ceza’
uygulamanın anlamı yoktur.
Personel
servislerini kaldırmak, yan kapıdan giriş çıkış yaptırmak, yemeklerden kısmak,
havalandırmayı ve aydınlatmayı azaltmak gibi…
Ödediğiniz üç
kuruş fazla mesai, kaldırdığınız servis, çıkardığınız yemek vs, mesai yapan
çalışanlara bahşedilen bir lütuf değildir; kendi cebinizden verdiğiniz bir
bahşiş hiç değildir.
Şirket
işlerinin aksamaması için; ekonomik şartların ya da kanunların zoruyla üç kuruş
karşılığında, bayramda sevdikleriyle olmak, pazar günü ayaklarını uzatıp
dinlenmek varken işe gelip çalışmak durumunda olan insanların uzun mücadeleler
sonunda elde ettikleri ‘asgarî bir hak’tır.
Kraldan fazla
kralcı olmayın.
Hizmetinde
olmanız gereken çalışanları moda ifadeyle ‘ötekileştirmeyin’.
Kendinize
gelin…
Not-1: Sözüm herkese değil, ‘çalışanların mutluluğu’ diye bir
endişesi olan İK’cılara hiç değil. Sözümün muhatabı olanlar kendilerini
bilirler.
Not-2: Patronlardan da bir ricam olacak. Şirketin ‘ne iş yaptığını’
lütfen ara ara yöneticilerinize ve özellikle de İK müdürlerinize
hatırlatın.
Hürriyet-İK, 27.07.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder