Sonuç kısmında şöyle deniyor:
“2000
yılından sonra empati duygusunda çok büyük bir düşüş gözlemledik. Bugünkü
gençlerin, 20 veya 30 yıl önceki üniversite gençliğine nazaran yüzde 40 daha az
empati duygusuna sahip oldukları görülüyor.”
Oysa söz konusu ankette yer alan sorular
gençleri pozitif cevap vermeye meylettiren türden.
Mesela: “Sizden daha az şanslı olan
insanlara karşı genelde şefkat ve empati duyuyor musunuz?”
Yahut: “Acaba arkadaşım bu olaya nasıl bir
gözle bakardı?’ diye düşünmeye çalışarak, arkadaşlarınızı anlamaya gayret
ettiğiniz oluyor mu?”
Bu çanak sorulara rağmen, Amerikan
üniversite gençliğinin yüzde 40’i başkalarına karşı en küçük bir empati
duymuyor. (Bu arada gençlerin hakkını teslim edelim, en azından bunu dürüstçe
söylüyorlar.)
*
Araştırmacılar bu empati fakirliğinin,
sosyal ağlarda yaygın olan aşırı narsisizmin sonucu ve suçu olduğunu
düşünüyorlar. Gençlerin sadece kendileri için var olma, sadece kendilerini
düşünme eğiliminin de sebebi budur, diyorlar. (Facebook sayfalarına bakın, neredeyse
sadece selfie ve otofoto...)
Yani günümüz gençlerinin (aslında çok küçük
bir azınlığının) bazı konulardaki duruşlarına ve davranışlarına, sosyal
medyadaki kimi yorumlarına bakarak, anti-kapitalist olduklarını, emeğin
sömürüsüne, haksızlığa ve adaletsizliğe ‘ideolojik
olarak’ karşı çıktıklarını sanmayın.
Özellikle siz, 68’li - 78’li ana-babalara
söylüyorum.
Yeri geldiğinde iktidara, polise, zabıtaya,
uluslararası şirketlere karşı tavır alıyor olmaları, çocuklarınızı değil
devrimci, değil sosyalist; solcu hatta hümanist bile yapmaz.
Empati duygusu yüksek, ‘romantik’ gençler hâlâ var. Ama
benmerkezci, kendi küçücük dünyasında küçücük günlük hedonist çıkarları için
var olan, olup bitene ilgisiz ve dünyaya kaygısız gençler ezici bir çoğunluk
oluşturuyor.
Sakın ola ki, ellerinden düşürmedikleri
akıllı telefonların ve (röntgencilik ve teşhircilik dürtüsünü sömüren) sosyal
medya bağımlılıklarının bu gençleri ‘sosyabl’
(= toplumcul yani diğer insanlarla iletişim kurmaya yatkın ve bu iletişimden ve
toplum içinde var olmaktan zevk alan insanlar) haline getirdiği sanısına
kapılmayın.
Son derece egoist, hedonist ve apolitik bir
nesil yetiştirmeyi başardınız!
Haaa, ama bir dakika, gençlere de fazla
haksızlık etmeyelim: Sizin zamanınınzda (gene 68’li, 78’li ana-babalara
söylüyorum) durum farklı mıydı? Değildi...
Oranı yüzde biri, bilemedin ikiyi geçmeyen
bir ‘bilinçli gençlik’, ve hayatı
derbi maçta kaleyi kimin koruyacağından, çeyiz sandığına kaç tane saten gecelik
koyacağından ibaret bir büyük kalabalık...
Tek fark, biz ‘ihbarlı telefonunuz var’ diye postaneye çağrılırdık, şimdiki
gençler akıllarını emanet ettikleri cep telefonları için varlar.
Çünkü bizim, istesek de tüketebileceğimiz
bir şey yoktu, şimdiki gençler ise düzen(ler) tarafından ‘kompülsif tüketici’ haline getirildi.
Tüketicinin de duyarlısı ve akıllısı makbul
değildir...
Hürriyet-İK, 16.08.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder