18 Mayıs 2014 Pazar

Affedin bizi!



Geçen hafta büyük bir travma yaşadık.
Türkiye’de en bol ve en değersiz ‘kaynak’ olan ‘insan’larımız yerin yüzlerce metre derininde kapana kısılıp öldüler.
Yavaş yavaş, ölümü göre göre...
Bugün Hürriyet İK’nın manşetinde bir kez daha ‘iş cinayetleri’ konusunu ele aldık.
Bir kez daha diyorum çünkü bu, sık sık işlediğimiz, ısrarla üstüne gittiğimiz, ama Hürriyet İK’nın kamuoyu oluşturma gücüne rağmen sonuç alamadığımız bir konu. Ne yazık ki.
İşçi ölümlerinde Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü olduğumuz söyleniyor.
Şüpheniz olmasın, skorumuz bundan da iyidir. Çünkü çoğu patronun gerçekleri sakladığından, devletin cinayetleri örtbas ettiğinden kimsenin şüphesi yok.
Son olarak Soma’daki o madende kaç kişinin öldüğünü, bunların kaçının sigortasız, kaçının çocuk olduğunu asla öğrenemeyeceğiz.
Yemin billah etseler (ve kırk yılda bir doğru da söyleseler), politikacıların, Çalışma Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı müfettişlerinin, savcıların, bilirkişilerin şirketi aklayan rapor ve ifadelerine haklı olarak güvenmeyeceğiz. 
Ama ne gam. Muktedirler biliyorlar ki, çok değil bir iki ay sonra her şeyi unutacağız.
30 Mart’ta yüzde 42 oy verdikleri Erdoğan’a 14 Mayıs’ta istifa diye bağırıp makam aracını tekmeleyen bağrı yanık Somalılar bile.
Şirket, rüzgarın geçmesini bekleyecek. Her zaman olduğu gibi.
Hükümet (siyasal) tehditle, (ekonomik) şantajla, (bir maaş ikramiye, borç erteleme vb) rüşvetle, boş vaatlerle konuyu unutturmaya çalışacak. Her zaman olduğu gibi.
Ölen öldüğüyle, yuvalar yıkıldığıyla kalacak. Her zaman olduğu gibi.
Çünkü duygusal derinliği olmayan; birey haline gelememiş; hadiselerden ve tecrübelerden ders çıkarak ve uzun vâdeli, gerçek çıkarlarını, kısa vâdeli küçük, bencil ve ilkel menfaatlerine üstün tutacak kadar henüz gelişmemiş insanlarız.
Ve tabii, çok önemli bir husus, çünkü daha ekmek derdindeyiz. (Bir anne, yaralı kurtulan oğlu için ‘Mecbur madene geri dönecek, kredi borcumuz var’ diyordu.)
Hasılı Hürriyet İK olarak, ne yazık ki, daha çoook ‘iş güvenliği – işçi ölümleri’ haberleri yaparız.
Bu son olsun diyeceğim ama, kendim bile inanmıyorum.
*
Ölürken kömür karası avcuna ‘Oğlum hakkını helal et’ yazan baba;
Nefesi tükenirken gözünün önüne sevdicazı gelen delikanlı;
Okul masraflarına katkı yapmak için madene inen 19 yaşındaki Cemal;
Cesetleri birbirine sarılı bulunan baba-oğul;
Ölürken öldüğüne değil, geride bıraktıkları için ağlayan emekçiler;
Çamurlu toprağa yanyana çömelmiş, madenin kara gırtlağına anlamsız gözlerle bakan evlat öksüzü yaşlı ana-babalar;
Başbakan’a feryat edecektim ama kocamın cenazesini vermez diye korktum’ diyen acılı kadın;
Gencecik yaşta dul ve çaresiz kalanlar, geleceği kararan çocuklar
Ve yarın, 40 lira yevmiye için o mezara geri dönecek olanlar...
Sizi bu sistemden, sizi menfaat çetelerinden, sizi aç sırtlanlardan, gözü doymaz akbabalardan, leş yiyicilerden kurtaramadık, affedin bizi !
Affedin bizi…



Hürriyet-İK, 18.05.2014





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder