Geçen hafta gripten 2 gün yorgan döşek yattım. Gözümü açabildikçe, kardeşimin 24 saat önce ‘Bunu okumamışsındır’ diye verdiği Kucaklaşmanın Kitabı’nı okudum. İki günde ancak bitirebildim. Yaşamın ya da askerî diktatörlüklerin ayırdığı insanların yeniden buluşma, kucaklaşma heyecanını anlatıyor. Zor günlerin pekiştirdiği ve kıymetini arttırdığı dostlukların, sevgilerin gücünü. Bu ayrılıkların arasında elbette ölüm de var. Ancak Güney Amerika’da ölüm doğal olduğu kadar doğaüstüdür de.
Gleano kitabının sonlarında şöyle diyordu:
“Ben artık yok olduğum zaman da rüzgâr var olacak ve var olmayı hep
sürdürecek.”
Akşamın bir saati kitabı
bitirdim, başucuma koydum, o anda bir tweet uyarısı geldi:
“Uruguaylı gazeteci-yazar Eduardo Galeano öldü.”
*
Kucaklaşmanın Kitabı’nda ‘hiç kimseler’den
de söz ediyor Galeano. (Aslında Güney
Amerikalı aydınlarla birlikte kitabına konu ettiklerinin çoğu ‘hiç kimseler’dir bu eserinde.)
Pireler, kendilerine bir
köpek almanın hayalini kurarmış; ‘hiç
kimseler’ de yoksulluktan kurtulmanın hayaliyle yaşarlar, diyor Galeano.
Bir gün şanslarının döneceğine inanırlar; ama ne kadar dua etseler boşuna, sol
avuçları da kaşınsa, güne sağ ayaklarıyla da başlasalar, yılbaşında eski
süpürgelerini atıp yenisini de alsalar (demek ki böyle bir inanç varmış Güney
Amerika’da) nafile, şansları asla dönmeyecektir.
*
“Olabilecekken olmayanlar.Dil değil lehçe konuşanlar.
Din değil kör inanç sahibi olanlar.
Sanat değil süs eşyası yaratanlar.
Kültürleri değil folklorları olanlar.
İnsan değil insansal kaynak olanlar.
Yüzleri değil kolları olanlar.
Adları değil numaraları olanlar.
Dünya tarihinin sayfalarına değil yerel gazetelerin zabıta sayfasına geçenler.
Canlarını alacak kurşuna bile değmeyen hiç kimseler.”
*
“Rüzgâr, içimde ıslık çalıyor. Çıplağım. Hiçbir şeyin, hiç kimsenin
efendisi değilim, kendi inançlarımın bile. Rüzgâra karşı duran, rüzgârın
çarptığı şu yüzüm ben yalnızca; yüzüme çarpan rüzgâr da benim.”
*
Bizim kuşağımızı Eduardo
Galeano gibi fikirleri, söylemleri ve davranışları bir, dürüst aydınlar
şekillendirdi.
‘Hiç kimseler’in sesi olma gayretimizin, rüzgâra karşı durmamızın,
rüzgâr olmamızın sebebi onlardır.
Hatta gerektiğinde
rüzgâra karşı işememizin de…
(*) Can Yayınları, son
basım Nisan 2014 - Nihal Yeğinobalı’nın çevirisi
Hürriyet-İK, 19.04.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder