14 Eylül 2014 Pazar

Elkızı söyleyince belki inanırsınız

Kompleksli bir milletizdir biz.

Gerçi Turgut Özal’ın Türkiye’yi (Batı karşısında ve ekonomik konularda) aşağılık kompleksinden kurtardığı iddia edilirse de, anayasanın bir kere delinmesiyle başlayan süreçte 30 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakılırsa, bizi aşağılık kompleksinden kurtarmadığı, aksine, ‘aşağılığı kompleksten kurtardığı’ görülür. Aşağılık, kompleksten kurtulup kafesin kapıları açılınca da işte... Neyse, konumuz dağılmasın.

Kompleksli bir milletizdir biz, diyordum. Elimizdekini, kendi yaptığımızı küçümser beğenmeyiz de, aynı şeyi yabancılarda görünce tapınırız.
Burada yıllardır bir tarafımı yırtıyorum (ahlâksızlık etmeyin gırtlağımı diyorum gırtlağımı):

Şirketi gerçekten benimseyenler, en faydalı ve verimli çalışanlar, yönetimin kıymetini bilmediği (aslında kimsenin görmek istemediği gerçekleri görüyor, duymak istemediklerini söylüyor ve yalakalık etmiyor diye hazzetmediği) ‘kakırcılar’dır, diyorum.
Yani işini kötü yapanlara, kaytaranlara, işi yalakalık olanlara, kifayetsiz muhterislere kızıp söylenenler, sürekli şikayet edenler.

Baktım, 2009’dan bugüne (bu hariç) 267 yazım çıkmış Hürriyet-İK’da. 3’ünü ‘kakırma’ konusuna ayırmışım. Bu dördüncü olacak.

*
 
Ekonomi eğitimi görmüş Türk gazeteci ve Hürriyet-İK yazarı Serdar Devrim’e inanmadıysanız, Fransız meslektaşım (ekonomist, gazeteci, Le Monde yazarı) Annie Kahn’ı dinlersiniz belki, eyyyy kendi bacağına kurşun sıkan akılsız patronlar ve patronun gölgesini kendi gölgesi sanan o kendini bilir - haddini bilmez İK’cılar.

(İşin komiği, bu yazıyı okusa okusa bu seslendiklerim değil, ‘iyi’ patronlar ile ‘dürüst’ yöneticiler okuyacak sadece. Yani gene nafile konuşuyorum.)

Annie Kahn’ın yakın zamanda piyasaya çıkan (ve henüz temin edip okuyamadığım) kitabının adı Les râleurs sont les meilleurs yani Kakırcılar en iyileridir

Basın bülteni şöyle özetliyor kitabı:
Şirket hayatında genellikle kakırcıların, her şeyden mutlu olan çalışanlardan çok daha ‘iyi’ olduğunu biliyor musunuz? Oysa pek sevilmezler, hayal ettikleri yerlere asla gelemezler, çünkü tepe yöneticilerin asabını bozarlar. Değerleri anlaşılmadığı ve mutsuz oldukları için sonunda ayrılıp giderler – ve şirket en iyi çalışanlarını kaybeder. Yahut da kalırlar ama giderek daha huysuz ve hırçın olurlar, bu da iki tarafın da kaybetmesi demektir.

Bir kere de İngilizce söylememi ister misiniz?
Hürriyet-İK, 14.09.2014







 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder