21 Haziran 2015 Pazar

Serdar değil bunu diyen, IMF’cilerdir söyleyen…




Ekonomik süzülme” (trickle down economics) diye bilinen bir kuram vardır. Liberallerin uydurmasıdır. Özetle şöyle: Aşırı zenginlerin gelirleri, eninde sonunda, ya tüketim ya da yatırım, özellikle de tasarruf yoluyla tekrar ekonomiye akar (onun için ‘süzülme’ benzetmesi kullanılır); böylece ülkenin ekonomik etkinliğine ve istihdama doğrudan veya dolaylı şekilde olumlu katkısı olur.
(Bu kavram özellikle çok kazananlardan az vergi alınmasının ulusal ekonomi için hayırlara vesile olduğu yalanını halka yutturmak için kullanılmıştır.)

İşte bu liberal kuram, bizzat liberal ekonomilerin jandarması Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) ekonomistleri tarafından çürütüldü.
15 Haziran’da yayımlanan ‘ekonomik eşitsizliğin sebep ve sonuçları’ konulu araştırma en zengin yüzde 20’nin servetiyle ekonomik kalkınma arasında ‘ters orantılı bir korelasyon’ olduğunu ispat ediyor.

En zengin yüzde 20’nin serveti yüzde 1 arttığında, takip eden 5 yılda yurtiçi gayri safi hasıla daha az (- 0.08 puan) büyüyor. Yani, zenginlerin daha da zenginleşmesi aşağıya doğru ‘süzülmüyor’.
Buna karşılık, en fakir yüzde 20’nin gelirinin yüzde 1 artması, ekonomik büyümeye artı 0,38 puan kazandırıyor.

Yani zenginlerin daha da zenginleşmesi ekonomiye katkı yapmazken, fakirlerin zenginleşmesi ekonomik büyüme yaratıyor (ve zenginler de bundan yararlanıyor).  Bu pozitif etki, orta sınıf için de geçerli.
OECD de 2014’te benzer bir araştırma yapmış ve aynı sonuçları elde etmişti. 

Demek ki neymiş, politikacılar ekonomik eşitsizlikle mücadele etmek için fakirlerin ve orta sınıfın gelirini arttırıcı politikalar uygulamalı imiş.
Söz konusu ekonomistler, finansal küreselleşmenin ve teknolojik gelişmenin gene zenginlere yaradığını, dünyanın en zengin yüzde 10’unun servetinin en fakir yüzde 10’unkinin 9 katına yükseldiğini vurguluyorlar. Ekonomik kriz zenginleri daha da zenginleştirip fakirleri  daha da fakirleştirerek eşitsizlik uçurumunu (iki yönlü) derinleştiriyor.

Esnek istihdam da palavra
Bu arada gelelim İK konusuna : Aynı araştırma gösteriyor ki, istihdam piyasasının esnekleşmesi (yani iş kanununun patronların daha daha da lehine değiştirilmesi, işten çıkarmaların kolaylaştırılması, iş güvencesinin azaltılması vs) en zangin yüzde 10’un daha da zenginleşmesi, ekonomik açıdan en kırılgan olan en fakirlerin daha da fakirleşmesi, yani ekonomik eşitsizliğin daha da derinleşmesi sonucunu doğuruyor. Ve büyümeye olumsuz etki yapıyor.

Raporun yazarları ‘istihdam piyasasının esnekleşmesi zenginlere yarıyor ve fakirlerin zaten olmayan pazarlık gücünü ellerinden alıyor’ diyorlar. (Ayrıca asgarî ücretle medyan ücretin arasının açılması da eşitsizliği arttırıyor, diyorlar ama bu da artık fazla ekonomi yazısı gibi olur, girmeyelim.)
Neticede, söz konusu araştırmanın yazarları şunu söylüyorlar:

Madem ki ‘ekonomik süzülme’ kuramı yalan çıktı (yalan olduğu ispatlandı daha doğrusu, biz zaten biliyorduk), madem ki gelir eşitsizliği ekonomik büyümeye darbe vuruyor…
Büyümenin sürmesi için eşitsizliğin azaltılması şart.

Bunun yolu da devletin dağıtımcı vergi politikaları, servet vergisi ve (daha) kademeli bir gelir vergisi uygulaması. Zenginden daha çok, fakirden daha az alması; fakire daha çok, zengine daha az vermesi.
*
Beyler, bunu ben demiyorum, IMF’nin ekonomistleri söylüyorlar.

Burada ‘Eeeey zenginler, eeey muktedirler, eşitsizliği azaltmazsanız, varsa ekonomik büyümenin nimetlerini biraz da tabana yaymazsanız; ekonomik büyümeyi sürdüremezsiniz ve bundan en çok siz zararlı çıkarsınız’ diye defalarca ahkâm kestim mi, kestim.
Buyrun size bir de kapı gibi IMF raporu… (*)

 
(*) IMF raporu dedim ama, IMF ekonomistlerinin bu sıfatla yayımladıkları bu rapor IMF’yi bağlamıyormuş. E herhalde!

Hürriyet-İK, 21.06.2015






 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder