“Ekonomik süzülme” (trickle down economics) diye bilinen bir kuram vardır. Liberallerin uydurmasıdır. Özetle şöyle: Aşırı zenginlerin gelirleri, eninde sonunda, ya tüketim ya da yatırım, özellikle de tasarruf yoluyla tekrar ekonomiye akar (onun için ‘süzülme’ benzetmesi kullanılır); böylece ülkenin ekonomik etkinliğine ve istihdama doğrudan veya dolaylı şekilde olumlu katkısı olur.
(Bu kavram özellikle çok kazananlardan az vergi alınmasının ulusal ekonomi için hayırlara vesile olduğu yalanını halka yutturmak için kullanılmıştır.)
İşte bu liberal kuram, bizzat liberal
ekonomilerin jandarması Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) ekonomistleri
tarafından çürütüldü.
15 Haziran’da yayımlanan ‘ekonomik eşitsizliğin sebep ve sonuçları’
konulu araştırma en zengin yüzde 20’nin servetiyle ekonomik kalkınma arasında ‘ters orantılı bir korelasyon’ olduğunu
ispat ediyor.
En zengin yüzde 20’nin serveti yüzde 1
arttığında, takip eden 5 yılda yurtiçi gayri safi hasıla daha az (- 0.08 puan)
büyüyor. Yani, zenginlerin daha da zenginleşmesi aşağıya doğru ‘süzülmüyor’.
Buna karşılık, en fakir yüzde 20’nin
gelirinin yüzde 1 artması, ekonomik büyümeye artı 0,38 puan kazandırıyor.
Yani zenginlerin daha da zenginleşmesi
ekonomiye katkı yapmazken, fakirlerin zenginleşmesi ekonomik büyüme yaratıyor
(ve zenginler de bundan yararlanıyor).
Bu pozitif etki, orta sınıf için de geçerli.
OECD de 2014’te benzer bir araştırma yapmış
ve aynı sonuçları elde etmişti.
Demek ki neymiş, politikacılar ekonomik
eşitsizlikle mücadele etmek için fakirlerin ve orta sınıfın gelirini arttırıcı
politikalar uygulamalı imiş.
Söz konusu ekonomistler, finansal
küreselleşmenin ve teknolojik gelişmenin gene zenginlere yaradığını, dünyanın
en zengin yüzde 10’unun servetinin en fakir yüzde 10’unkinin 9 katına
yükseldiğini vurguluyorlar. Ekonomik kriz zenginleri daha da zenginleştirip
fakirleri daha da fakirleştirerek
eşitsizlik uçurumunu (iki yönlü) derinleştiriyor.
Esnek istihdam da
palavra
Bu arada gelelim İK konusuna : Aynı
araştırma gösteriyor ki, istihdam piyasasının esnekleşmesi (yani iş kanununun
patronların daha daha da lehine değiştirilmesi, işten çıkarmaların
kolaylaştırılması, iş güvencesinin azaltılması vs) en zangin yüzde 10’un daha
da zenginleşmesi, ekonomik açıdan en kırılgan olan en fakirlerin daha da
fakirleşmesi, yani ekonomik eşitsizliğin daha da derinleşmesi sonucunu
doğuruyor. Ve büyümeye olumsuz etki yapıyor.
Raporun yazarları ‘istihdam piyasasının esnekleşmesi zenginlere yarıyor ve fakirlerin
zaten olmayan pazarlık gücünü ellerinden alıyor’ diyorlar. (Ayrıca asgarî ücretle medyan ücretin
arasının açılması da eşitsizliği arttırıyor, diyorlar ama bu da artık fazla
ekonomi yazısı gibi olur, girmeyelim.)
Neticede, söz konusu araştırmanın yazarları
şunu söylüyorlar:
Madem ki ‘ekonomik süzülme’ kuramı yalan çıktı (yalan olduğu ispatlandı daha
doğrusu, biz zaten biliyorduk), madem ki gelir eşitsizliği ekonomik büyümeye
darbe vuruyor…
Büyümenin sürmesi için eşitsizliğin
azaltılması şart.
Bunun yolu da devletin dağıtımcı vergi
politikaları, servet vergisi ve (daha) kademeli bir gelir vergisi uygulaması.
Zenginden daha çok, fakirden daha az alması; fakire daha çok, zengine daha az
vermesi.
*Beyler, bunu ben demiyorum, IMF’nin ekonomistleri söylüyorlar.
Burada ‘Eeeey zenginler, eeey muktedirler, eşitsizliği azaltmazsanız, varsa
ekonomik büyümenin nimetlerini biraz da tabana yaymazsanız; ekonomik büyümeyi
sürdüremezsiniz ve bundan en çok siz zararlı çıkarsınız’ diye defalarca
ahkâm kestim mi, kestim.
Buyrun size bir de kapı gibi IMF raporu…
(*)Hürriyet-İK, 21.06.2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder