28 Haziran 2015 Pazar

Aslında fıkra herşeyi anlatıyor ama…

Dünyanın en büyük uçak üreticilerinden biri, yüz milyonlarca dolar harcayarak yeni bir uçak geliştirmiş. Ancak ilk deneme uçuşunda, iki kanat da kökünden kopmuş. Mühendisler aylarca çalışmışlar, sorunu bulamamışlar. Son çare, CEO bütün personeli toplamış, ofisboydan mali işler müdürüne, hukuk başmüşavirinden temizlik işçisine ‘Herkes fikrini söylesin, en aykırı öneriyi bile dikkate alacağız’ demiş. Gelen öneriler tek tek değerlendirilmiş, hiç biri işe yaramamış, her seferinde uçağın kanatları tam dibinden kopuyormuş. Çaresiz, çok abuk sabuk bulunduğu için sona bırakılan öneriyi de uygulamaya karar vermişler: ‘Kanatların tam gövdeyle birleştiği yere delikler açalım’.  Hikaye bu ya, bilgisayar simülasyonunda, sonra makette, prototipte… öneri işe yaramış, kanatlarının dibi delik olan uçak bütün testlerden başarıyla geçmiş. CEO coşku içinde herkesi tekrar toplamış, müjdeyi paylaşmış, ‘Bu öneriyi kim yaptıysa lütfen kendini tanıtsın’ demiş. Uzun bir sessizlik olmuş, derken en arka sıralardan biri, üstünde mavi iş önlüğü, elinde süpürge ve faraş, utana sıkıla, arkadaşlarının arkadan iteklemesiyle öne çıkmış. Adamı kucaklamış CEO, herkesi alkışa davet etmiş.

“Arkadaşım hangi bölümde çalışıyorsun sen?” diye sormuş.
“Tuvaletleri temizliyorum efendim” demiş yaşlı adam.

“Öyle mi, peki şirketimizi iflastan kurtaran bu dâhiyane fikir nereden geldi aklına?”
“Valla beyim” demiş adam utana sıkıla, “yıllardır tuvaletleri temizlerim, biliyor musun, bu içine ettiğimin tuvalet kağıtlarının asla delikli yerinden yırtıldığını görmedim...”

*
Her kurumun, her şirketin bir ‘bilgi ve tecrübe sermayesi’ vardır. Buna BTS diyelim. Bu, Türkçe’de bir türlü karşılığı bulunamayan know-how’dan ibaret değildir.

Şirketin (doğrudan veya dolaylı olarak) faydalanılabileceği, en tepedeki yöneticiden en küçük görevliye kadar bütün çalışanların her türlü bilgi, tecrübe ve becerilerinin toplamıdır. Buna, hukuk danışmanının vergi konusundaki teorik bilgisi de, ofisboyun en münasebetsiz zamanda biten yazıcı mürekkebini bir yerlerden bulma becerisi de dahildir.
Ancak BTS’nin içinde (onun için ‘dolaylı’ da dedim) yapılan işlerle doğrudan ilişkisi olmayan, ama bir gün, bir şekilde işe yarayabilecek bilgi ve beceriler de vardır. (Bakınız tuvaletçi.)

Ne yazık ki bu BTS, şirketlerin bilançosunda gösterilemez. Gerçi ben öğrenciyken ‘sosyal sermaye’ diye bir fikri hatta uygulamayı zorluyorlardı ama bir şey çıkmadı galiba.
Oysa, bu ‘bilgi ve tecrübe sermayesi’ şirketler için bilançoda yazan sermayeden çok ama çok daha önemlidir. Rutin işleyişte şirketin işini herkesten daha iyi, hızlı ve verimli yapmasını sağlar. Olağanüstü durumlarda ise hayat kurtarır.

Peki bu bilgi, tecrübe ve beceri birikimini (1) rutin işleyiş içinde en iyi şekilde değerlendirmek, (2) ihtiyaç hasıl olduğunda da ‘aa dur yahu, bu konuyu … iyi bilir, ona danışalım, ondan yardım isteyelim’ diyebilmek için ne yapmak gerekir?
Bir : Kompleks sahibi olmamak, şeyinden korkmamak gerekir.

İki : Çalışanları tek tek tanımak gerekir. Sadece meslekî açıdan değil, her açıdan. Bunun için de, geçenlerde söylediğim gibi, çalışanın arkasındaki insanı görmek gerekir. Bu her kademenin işidir, sadece İK’nın değil.
Üç : Çalışanları motive etmek, şirketi ‘sahiplenmelerini’ sağlamak gerekir.

*
Makineler, çalışanların kol gücünün yerini aldı. Bilgisayarlar, insan beyninin hafıza ve işlem fonksyonlarını giderek ikame ediyor. Fark (ve dolayısıyla verimlilik) yaratmak için bundan böyle çalışanlarınızın bilgi, tecrübe ve becerisi ile hayal gücüne muhtaç olacaksınız.

Kapitalizmin acımasız ‘doğal seçilim yasası’ zamanın ruhuna ayak uyduramayanları yok eder. Yarın, sadece gerçek sermayelerinin ‘insan’ olduğunu  - sözde değil özde - anlayan şirketler hayatta kalacak.
 
Hürriyet-İK, 28.06.2015
 

 
 
 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder