1 Eylül 2013 Pazar

Salaklık ve çok ve boş konuşma üstüne

Burada haliyle salaklıktan çok söz ettik, ama yanılmıyorsam sadece bir kere, geçen sene, bir yazı konusu yaptım. (1)
Dün 2007’de çıkmış bir kitap geçti elime.
Belinda Cannone’un La Bétise s’améliore adlı kitabı. ‘Salaklık iyiye gidiyor’ diye çevrilebilir herhalde.
Tekrar, şöyle bir çevirdim sayfalarını.
Cannone özetle, salaklarla sohbetin çok yorucu ve sıkıcı olduğunu, ama zeki insanların salaklığının bir facia ama çok öğretici bir facia olduğunu anlatıyor.
İyi eğitimli, olup biteni iyi takip eden (yani salak olmamak için her türlü imkana sahip) biri kadın üç arkadaşın, politika, sanat, ahlâk gibi ağır konulardaki muhabbeti şeklinde kurgulanmış kitap.
Sohbetlerinden ‘herkes gibi düşünme hastalığı’na sebep olan ‘tipik salaklık halleri’ ağır ağır ortaya çıkıyor.
Konsensüs takıntısı’ salaklık kaynaklarından biri mesela.
Gazetenin bir şoförü vardı. O günlerde herkesin diline doladığı, herkesin tekrarlayıp durduğu en alelade laf kalıplarını, çok vurucu ve orijinal, üstelik de çok cesur fikirlermiş gibi tekrarlar; lafını da ‘Tabii bunlar tamamen benim acizane şahsî düşüncelerim’ diye tevazu ile bitirirdi.
İnsanlar (özellikle de bizim insanımız) genelde muhataplarıyla fikir tartışmasına girmekten hoşlanmazlar. Aksine konsensüs ararlar.
Çünkü kendilerine ait bir fikir ve görüşe sahip değillerdir.
Çünkü başkalarından duyup tekrarladıkları lafları da iyice düşünüp benimsememişlerdir; karşı çıkıldığında savunabilmek için argümanları yoktur.
Onun için konuşmada hep kolayına kaçar, ‘karşısındakinin de onaylayacağından emin olduğu’ lafları tercih ederler. (Mesela, dinle imanla ilgimiz olmasa bile, hassas konularda lafa ‘tabii ki hepimiz Müslümanız’ diye girme alçaklığımız da bunun bir tezahürüdür.)
Zaten dikkat edin bu tür sohbetler hep iki kişinin, masa tenisi oynar gibi, karşılıklı aynı lafı farklı şekillerde tekrarlamaları; aynı fikri farklı kelimelerle desteklemeleri şeklinde cereyan eder. Yani klasik taksi muhabbetleri. Sadece şoförler değil, itiraf edin siz de müşteri olarak aynı şeyi yapıyorsunuz.
Çoğunluğun kabul ettiği kalıp düşünce ve ifade, söyleyecek özgün lafı olmayanların can simididir. (Bu güzel cümle bana değil, yazara ait.)
Yazar, uymacılık (ıyyy, bu ne biçim laf ya, korformizm demek istiyorum), ‘moda düşünceler ve laflar’ ile ‘muğlak görüşler’in ötesinde, ‘zekaya rağmen salaklık üreten’ diye tanımladığı bir takım ‘zihinsel işlem’den söz ediyor.
Mesela ‘indirgeme’:
Siz farklı, orijinal bir fikir söylerken, muhatabınız daha siz lafınızı bitirmeden söylediklerinizi ‘aklında var olan bir düşünceye’ indirgiyor. Yani orijinal olmaktan çıkarıp, kafasındaki bir kalıbın içine tıkıyor.
Bu kitapla ilgili yazan eleştirmenin (2) altını çizdiği gibi, söz konusu indirgeme olgusundan hareketle yazar ‘zeka’ için güzel bir tanım öneriyor:
Zeki insan, karşısındakinin her an beklenmedik bir şey söyleyebileceğini bilen ve bunu dinlemeye ve anlamaya hazır olan insandır.
*
Kitabı okurken, genelde ne kadar boş konuştuğumuzu fark ediyorum.
(Benim gibi bir gevezenin bunu söylemesi ayrıca üzücü.)
Çok konuşan, çok kolay iletişime giren bir toplum olmamıza rağmen aslında birbirimize çok az şey söylüyoruz.
Hangisi sebep hangisi sonuç bilmiyorum:
Çok kolay iletişime girebildiğimiz için mi boş konuşuyoruz; boş konuşabildiğimiz için mi bu kadar kolay iletişime geçebiliyoruz?
Söyleyecek şeyimiz olmadığı için mi çok konuşuyoruz; çok konuştuğumuz için mi mecburiyetten boş konuşuyoruz?
Bilmiyorum, ama neticede çok konuşup az ‘iletişiyoruz’.
*
Burası İK ya. (Her yer İK her yer direniş!) Gevezeliğimden uzamasaydı, sözü iş toplantılarına getirecektim. Olmadı.
Lakin toplantıların gereksizliği ve verimsizliği hakkında neler düşündüğümü bildiğinizden, siz gerisini getirirsiniz sanırım...
Not: Bu yazıyı tekrar okuyunca, boş konuştuğumuz gibi, boş da yazdığımız intibaına kapıldım. Yanılıyorum umarım. :)
(1) Salakoloji ciddi bir bilim dalıdır - Hürriyet-İK, 27.05.2012
(2) Alexandra Laignel-Lavastine - Le Monde, 14.09.2007



TWITTER'DA BEKLIYORUM SİZİ:  serdar devrim - @kserdardevrim





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder