6 Eylül 2013 Cuma

Savaşma seviş ve para da kazan





Geçen hafta gazetem beni 3 günlük bir eğitime gönderdi.

Daha doğrusu...

*

Ya bu gazetecilik ne zor iş.

Lafı eğri büğrü etmemeye dikkat gerekiyor.

Bakın şimdi; yazıya yukarıdaki gibi girersem eğer, bundan şu anlamları çıkarmanız mümkündür:

Çok olumsuz (ama gerçekçi) tercüme: Genellikle bizim şirketlerde eğitime gönderdikleri adamı, ne hikmetse, üç gün sonra kapıya koyarlar. Serdar’ın suyu ısındı galiba...

Olumsuz (ama dedikoducu) tercüme: Serdar’ın verilen görevleri yerine getirmede eksiklikleri varmış ki, gazetesi onu eğitime göndermiş.

Olumlu (ama pislik) tercüme: Demek ki Hürriyet hâlâ Serdar’ın eğitilebilir olduğunu sanıyor. Ha ha ha!

Çok olumlu (ama hayalci) tercüme: Yönetici eğitimine gönderdiğine göre, demek ki gazetesi Serdar’ı daha iyi görevlere hazırlıyor.

Oysa, cümleyi şöyle kursaydım bütün bu varsayımlara gerek kalmayacaktı:

*

Geçen hafta gazetemin düzenlediği eğitimlerden birine, birçok yöneticiyle birlikte ben de katıldım. Yönetim ve liderlik konulu 3 günlük bir çalışmaydı.

Bir ara eğitmen-hocamız cümleye “Tuzla Piyade Okulu’nda küfürbaz bir alay komutanımız vardı” diye girince atıldım:

- Şadi Albay!

- Evet, Şadi Albay...

Çok ilginç bir insandı rahmetli.

Asteğmen rütbesi takıp kıtaya çıkacağımız gün bizi toplamış, “Artık kıtalarınıza dağılma vaktiniz geldi, size bir komutan-abiniz olarak 2 önemli şey söyleyeceğim, asla aklınızdan çıkarmayın!” diye bir kaç tavsiyede bulunmuştu.

Bize o gün verdiği dersi kolay ve iyi kavramamız için yaptığı ilginç (!) benzetmeleri, artık yazabildiğim kadarıyla, burada daha önce anlatmış, bir iki yazıda da söz etmiştim. (*)

Bugün bir kez daha tekrarlıyorum, çünkü 30 yıl sonra hâlâ kelime kelime hatırlıyorum ve ne kadar haklı olduğunu defalarca test edip doğrulama imkanım oldu.

Ve hemen yanımdaki haber (Rüyada iş arkadaşıyla yatmak ne anlama gelir?) ve yabancı bir dergide okuduğum bir diğeri üst üste gelince, rahmetlinin bir muhteşem vecizesini bir kez daha hatırlattı bana.

*

Cambridge’ten bir profesör, cinsel hayatla sosyal başarı arasındaki ilişkiyi inceleyen bir araştırmaya yapmış.

26-50 yaş arası çalışan İngiliz nüfusunu temsil eden 8 bin kişilik bir denek kitlesiyle yapılan araştırmanın en ilginç sonucu şöyde diyor:

Haftada en az 4 kez ilişkiye giren çalışanlar % 5 daha fazla para kazanıyor!

Ancak iki konu (iki fiil) arasındaki sebep-sonuç ilişkisi net değil, yoruma açık.

Mesela, bu veriye bakarak, maddî durumu iyi olan çiftlerin cinsel hayatlarının da haliyle daha huzurlu ve başarılı olduğu düşünülebilir. (Halbuki, zenginlerin para, fakirlerin çocuk yaptığı da bilinen bir gerçektir)

Yahut, zenginliğin insanı, özellikle de erkekleri, karşı cinsin gözünde daha çekici hale getirdiği hatırlatılabilir.

Uzmanlar, dengeli, mutlu ve başarılı bir hayatı ve bir cinsel hayatı olan insanların, çalışma hayatındaki performanslarının da daha yüksek olduğunu iddia ediyorlar.

Dedim ya, yoruma açık, çok şey söylenebilir.

Ama her halükârda, gelirini söz konusu yöntem ile arttırmanın, gece iş yerinde kalıp fazla mesai yapmaktan daha zevkli ve motive edici olduğu muhakkak.

*

Aaa bak, az kaldı Şadi Albay’ın vecizesini söylemeyi unutuyordum.

Tespit ve tavsiyelerinden sonuncusu, en masum ifadesiyle, 

Unutmayın arkadaşlar! Türk Silahlı Kuvvetleri’nde şevk ile çalışanı, zevk ile öperler…” şeklindeydi.

Siz de teslim edeceksiniz ki, bu vecize yerindedir ve Türk 

Silahsız Kuvvetleri için de aynen geçerlidir.


(*) Hürriyet İK, 25.05.2010 






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder