Babamın bir iddiası vardır:
Beni bir memlekete götür,
bir köprünün üstüne çıkar, yarım saat insanların nasıl araba kullandığına
bakayım, o toplum hakkında iyi kötü bir fikir sahibi olabilirim, der.
Aynı şekilde, ben de diyorum
ki, medyanın kime itibar ettiğine bakarak, (medyanın ve dolayısıyla) toplumun
kalitesi hakkında bir fikir sahibi olabilirsiniz.
Medya toplumun aynasıdır
diye bir laf vardır. Yani toplumun gerçekçi bir fotoğrafını yansıtır.
Gelişmiş ülkelerde, aynı
medya toplumun kalitesini yükseltmek gibi pedagojik bir misyona da sahiptir.
Bizde değil. Daha oraya
gelmedik.
Bizde medya toplumun sadece
‘aynası’ değil ‘aynısı’ olmakta ısrarlıdır.
*
CNN Türk’te Aykırı Sorular
diye bir sohbet programı var.
Salı akşamı sunucu karşısına
Nihat Doğan’ı almış, “Karl Marx’ı
kendinize yakın buluyor musunuz?” gibi zahir aykırı sorular soruyor;
muhatabı da “Siyaset hep ideoloji
tapıcıların elinde kalmış” gibi laflar ediyordu.
(Nihat Doğan’ı size
tanıtmama gerek yok sanırım. Sada Sayan’ın televizyon kanallarında gezdirdiği
genç sevgilisi olarak çıktığı şöhret yolculuğunda siyaset ve felsefe
yorumculuğuna kadar ilerlemiş.)
Ayaklı Gazete diye bir
televizyon ödülü varmış. Ömür Gedik’in sunduğu sinema programına ‘En iyi kültür sanat programı’ ödülünü
vermişler.
Bu iki vesileyle çok
sevindim.
Türk medyası demek ki artık
gerçek kültürel değerlerimizin farkına varmaya başlamış.
Çünkü halkımızın, ve
halkımızın kültür seviyesini temsil eden medyanın hokkabazdan ve madrabazdan
hoşlanmak gibi kötü bir sicili vardır.
Nerede bir hokkabaz-madrabaz
doktor, jeolog, inşaat mühendisi, ilahiyatçı, avukat varsa, arar bulur,
cımbızla çıkarırız.
Geleneksel meslekler
yetmezse, hokkabaz-madrabaz kontenjanımızı hacı-hocayla, medyumla yahut maç
yorumcusuyla doldururuz.
Bunları gazetemizin
vitrinine yani birinci sayfasına, kanalımızın en çok reyting alan programlarına
layık görürüz.
Bunlara program sundurur,
köşe açarız.
Yeniden yükselmek için önce
dibe vurmak gerektiğine inanılır.
Ya dibiniz esnekse?
Yahut vurabilecek bir
dibiniz bile yoksa?
*
Bunları niye söylüyorum?
Çünkü
hokkabaz-madrabazperverlik şirket yönetimlerinde de yaygın.
Kimi patronlar, işleri göz
boyamaktan, yapar gibi yapmaktan ibaret pek çoğuna itibar ediyorlar.
Çünkü bunların (boşuna hokkabaz
demiyorum) bir işi de, eğrisine doğrusuna bakmadan, patronun her ağzından
çıkana Hadisi Şerif muamelesi yapmak, ‘Aman ne güzel düşünmüşsünüz’ diye ikiye
katlanmak. Patrondan çok patroncu olmak.
Tabii bu arada (boşuna
madrabaz demiyorum) ‘Aaaa cambaza bak’ diye patronun cüzdanını götürmek.
Tanıdınız mı?
O zaman uzatmayalım...
Bana kime itibar ettiğini
söyle, sana nasıl bir toplum olduğunu söyleyeyim.
Bana kime itibar ettiğini
söyle, sana nasıl bir patron olduğunu söyleyeyim.
Hürriyet-İK, 24.03.2013
Hürriyet-İK, 24.03.2013
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder