15 Nisan 2012 Pazar

Hayal gücü bilgiden önemli... değildir!

Apple'ın kurucusu ve patronu Steve Jobs hastalığı sebebiyle başkanlıktan çekildi.
24 Aralık'ta Apple'ın 50.000 çalışanına gönderdiği veda mektubundan iki saat sonra Twitter'de 188.000 kişi 'Steve'e güle güle mesajıyla cevap veriyordu.
Tweet sayısı günün akşamı 500.000'e ulaştı. 12.600 blog ve 16.000 köşe yazısı bu konuyu işledi. Çin'de haberi veren siteye 1.600.000 kişi yorum yaptı.
Jobs, rakipleri tarafından Walt Disney'e, Henry Ford'a benzetildi, hatta '20.yy'ın Edison'u' diyenler bile oldu.
Apple'ın 'öteki' kurucusu Steve Wozniak'a haksızlık etmeden unutmayalım ki ('insan bilgisayarı öğreneceğine bilgisayar insanı öğrensin' mantığıyla yaratılan) Macintosh, artık vazgeçemediğimiz 'fare', iPod, iPhode, iPad... hep bu (paranoyak ve megaloman) dâhînin hayal gücünün eseri.
Steve Jobs, bugün milyonlarca genç için bir 'rol model'.
Tıpkı 'okulu terk edip evinin garajında şirket kuran' diğer vizyoner ve dâhî bir iki genç gibi.
Ama dikkat...
*
Amerikalı beyin uzmanı Daniel T.Willingham ‘Hayal gücü bilgiden önemli değildir’ diyor.
Daha doğrusu Albert Einstein'ın, son zamanlarda nedense pek bir moda olan ‘Hayal gücü bilgiden önemlidir’ vecizesinin doğru olmadığını savunuyor.
Adam Einstein diye her dediği doğru olacak değil a!
Ayrıca sağlam bir eğitimi ve fizik bilgisi olmasaydı, belki de Einstein İsviçre'nin trenlerine bakıp duracak, ama efsanevi hayal gücüne rağmen, İzafiyet Teorisi'ni asla yaratamayacaktı.
*
Virginia Üniversitesi'nde görevli, Duke ve Harvard Üniversiteleri kökenli beyin, hafıza ve öğrenme konularında uzman Prof. Willingham, Why don't students like school? (Öğrencileri okulu niye sevmez?) adlı kitabında bu iddianın tam tersini ispatlamaya çalışıyor:
Bilgisiz insan hayal edemez ve öğrenemez!
Willingham, ‘İnsan neden bildiği bir konuyla ilgili okuduklarını iyi kötü hatırlar da, hiç bilmediği bir konuda okudukları aklında kalmaz?’ gibi çok basit soruların cevabını veriyor.
Gerçekten sadece ilgi duyduğumuz şeyleri mi hafızamıza kaydederiz? Kesinlikle hayır.
Mesela futbolla yahut elektronik devrelerle uzaktan yakından ilgisi olmayan insanlar, temel bilgileri aldıktan sonra, yeni verileri çok daha kolay öğrenmeye ve akıllarında tutmaya başlamışlar.
Profesör özetle diyor ki:
Yeni bilgileri akılda tutmamızı ve anlamamızı sağlayan, konuya duyduğumuz 'ilgi' ve 'konu ile yakınlığımız' değil genel kültürümüz.
Önceden edinilmiş bilgi olmadan, üstüne bilgi koymak mümkün değildir.
Asgari bir birikim yoksa, öğrenmeyi öğrenmek bir işe yaramaz.
*
Üstelik uzman psikolog kitabında 'genel kültür (bilgi) yetersizliğinin toplumdaki eşitsizliği daha da derinleştirdiğini' gösteriyor.
Ne kadar bilgiliyseniz, yeni bilgiler edinme hızınız da o kadar yüksek oluyor.
Bu sebeple sağlam bir temel eğitim alanlarla almayanlar arasındaki uçurum sürekli artmaya mahkûm.
Willingham, beynin, önüne gelen sorunları çözmek için her zaman 'uzun vadeli hafıza'ya başvurduğunu söylüyor.
'Çalışan hafıza' yani düşünce ve karar merkezini harekete geçiren bir sorunu çözmek için beyin, 'uzun vadeli hafıza'dan, bu konuda işine yarayacak bilgileri arayıp buluyor.
Yani beyninizde yeterli 'birikim' yoksa, sağlıklı düşünmeniz ve karar vermeniz de imkansızlaşıyor.
Ama üzülmeyin, bu sizin seçimlerde oyunuzu kullanmanıza engel değil!


Serdar Devrim, Hürriyet-İK 04.09.2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder