15 Nisan 2012 Pazar

Şevk ile çalışanı...

Tuzla Piyade Okulu'nda 4 ay eğitim sonunda asteğmen rütbesi almıştık. Kuralar çekilmişti. O gün herkes kıtasına sevk edilecekti. Alay Komutanı 'Atom Karınca' namıyla maruf Şadi Albay (Çetinkaya) iki bin taze asteğmeni karşısına topladı. Geçit törenlerinde protokolun oturduğu durak gibi şeyin üzerine tırmandı ve bize seslendi:
- Bugün artık sizinle öğrencilerim olarak değil, silah arkadaşım subaylar olarak konuşuyorum.
Ve özetle ‘artık kıtalarınıza dağılma vaktiniz geldi, size bir komutan-abiniz olarak 2 önemli şey söyleyeceğim, asla aklınızdan çıkarmayın’ dedi. Ve, askerlere has bol küfürlü ama o kadar da sempatik ve akılda kalıcı kelimelerle (ben size ancak bu şekilde aktarabileceğim) şunları söyledi:
Bir: Askere yüz vermeye gelmez, tepenize çıkar. Astlarınızla ilişkilerinizde bunu unutmayın.
İki: Türk ordusunda 'şevk ile çalışanı, zevk ile öperler'. Üstlerinizle ilişkilerinizde bunu unutmayın.
*
12 aylık kıta hizmetinde gördüm ki, yılların tercübesiyle söylenen bu iki vecize yüzde yüz yerindedir. Sonra, çalışma hayatında da rahmetli komutanın sözlerini hiç unutmadım:
Astlarınızı kendiniz seçiyor, eğitimli ve kaliteli insanlarla çalışmayı tercih ediyorsanız; kendinize güveniyor ve iyilerle, en iyilerle çalışıyorsanız ve onlara yetki veriyorsanız, birinci kuraldan endişe etmenize gerek yoktur.
Ama ne yazık ki, üstlerinizi sizin seçme imkanınız yoktur. Onun için, Türkiye'de yaşayacak ve çalışacaksanız, ikinci kural, yerçekimi kanunu kadar tartışılmaz ve kaçınılmaz, karşınıza her zaman ve her yerde çıkacaktır:
Şevk ile çalışanı, zevk ile öperler!
*
Çocuklarım bana hocalarından şikayet ettikçe, ben onlara 'Çok şanslısınız' derdim 'Kötü hocalar size büyük bir iyilik yapıyorlar, sizi yarın karşınıza çıkacaklara hazırlıyor!'
Kötü yöneticiler, iyi yapılanı ödüllendirmez, kötü yapılan işi cezalandırmazlar. Marifetin iltifata tâbi olduğunu bilmezler. İyi yaptığınız işi görmezler. Hatta - inanın çalışan üzerindeki etkisi daha da olumsuzdur - kötü yaptığınız işi bile görmezler. Yani size sürekli 'bırakın işinizi iyi yaptığınızı, ne iş yaptığınızdan bile haberleri yok' mesajı verirler.
Böylece insanın şevkini kırar, işini kötü yapmaya teşvik ederler. Kifayetsiz muhterislere itibar ederler. Yapılan işin kalitesini yükselteceklerine, işini en kötü yapanın seviyesine çekerler.
Size görevinizi adam gibi tarif etmezler. İki kişiye birbiriyle kesişen görev ve yetkiler verir, birbirine kırdırırlar.Size görev verirken, o görevi başarmanız için gerekli şartları engellerler. Bir anlamda başarısızlığınızı daha görevi verirken garantiye alırlar.
Ama bununla da yetinmezler (işin öpme kısmına geldik), sokaktaki vatandaşın büyük sağduyusuyla 'Türkiye'de hiçbir başarı cezasız kalmaz' dediği gibi, işini yapanın tekerine çomak da sokarlar. Siz koşmaya çalışırken çelme takarlar, ayağınıza kurşun sıkarlar...
Hasılı, Türkiye'de çalışmak heyecanlı bir maceradır. Ve biz buna alışmışız. Başka türlüsü bize çok yavan gelir!

Not-1: Bizim memlekette kararların nasıl alındığını hâlâ çözebilmiş değilim. Bunu ayrı bir yazı konusu yapalım. Sorun burada gibi geliyor bana...
Not-2: Bu köşenin adını sonunda 'Gamlı Baykuş' koyacağım, o kadar kötümser ve iç karartıcı hale geldim, farkındayım. Yakında telafi ederiz inşallah!

Serdar Devrim, Hürriyet-İK 23.05.2010


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder