15 Nisan 2012 Pazar

Somalili korsanların 'business model'i

Somali ve Eritre Yaptırım Komitesi'nin 10 Mart'ta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne sunduğu rapora göre, Afrika sahillerini haraca kesen Somalili korsanların topladıkları fidyeyi aralarında paylaşma yöntemleri, 'business school'larda okutulacak türden bir 'business model' imiş.
Bir defa, aklına esen korsan olamıyormuş. Afrika burnu açıklarında seyreden konteyner gemilerine ve tankerlere saldırı düzenlemek için, bir 'başlangıç sermayesi' gerekiyormuş. Yani bir silah.
Kalaşnikof veya otomatik tabanca sahibi her korsana bir adet 'A sınıfı hisse senedi' veriliyormuş. Bu hisse senedi de, tıpkı sermaye piyasalarında dolaşan hisse senetleri gibi, bir tümettü yani müstakbel fidyelerden belli bir yüzde pay alma hakkını taşıyormuş.
Bir roketatar veya makineli tüfek, 2 adet A sınıfı hisseye hak kazandırıyormuş.
Gemiye ilk çıkan, en gözüpek korsana, o operasyona mahsus, üçüncü bir hisse daha veriliyormuş.
Bu arada gemiler giderek daha temkinli ve çok açıktan seyrettikleri için, masraflar artmış, rekabet sertleşmiş
Her operasyon ekibi, 8 ila 12 hissedardan oluşuyor, bir 'mal' bulana kadar, bazen açık denizde birkaç gün geçirmek zorunda kalıyormuş. En az 2 sürat motörü, benzin, yiyecek içecek... Operasyonları genellikle, karada kalan 'kapitalistler' ya da eski operasyonlarda kazandıklarını biriktirip sermaye yapmış ama hâlâ operasyonlara katılan korsanlar finanse ediyormuş.
En az 12 hissedardan oluşan ikinci bir ekip de, korsanları karada bekliyormuş. Masrafları ödenerek tabii ki. Bunların görevi, limana çekildiğinde, mürettebatı rehin alınıp kaçırılan gemilerin kontrolünü ve güvenliğini sağlamak imiş.
Bölgede (nedense?) pek asker ve polis bulunmadığı için, bu ikinci ekibin görevi, alınlarının teriyle kazandıkları fidyenin üstüne oturmaya kalkacak hayâsız korsanlara karşı gemiyi ve rehineleri korumakmış.
Birinci ve ikinci ekipler haliyle birbirlerine pek güvenmedikleri için, genellikle hissedarlar aynı ailelerden seçiliyormuş.
Haliyle, karada bekleyen ekip daha az risk aldığı için, onlara birer adet 'B sınıfı hisse senedi' veriliyormuş. Bu hisse senetlerinin temettüsü, alınacak fidyenin belli bir yüzdesi şeklinde değil, sabit bir rakam imiş.
Tıpkı denizdeki korsanlar gibi, karadaki ekibin de, rehinelerinin de, gıda, temizlik vb giderleri ile operasyonlarla ilgili 'ulaştırma giderleri' yine finansörler tarafından karşılanıyormuş.
Armatörler sonunda fidyeyi ödemeyi kabul edince - ki genellikle her seferinde ödüyorlarmış - kâr aşağıdaki şekilde paylaşılıyormuş:
* Finansörler, masraflarını ve net ganimetin yüzde 30'unu alıyorlarmış.
* Limanda gemiye yer bulan (ve emekli korsanlar olan) 'eskiler' anlaşmaya ve şartlara göre yüzde 5 ila 10 pay alıyorlarmış.
* B sınıfı hisse senedi hamilleri, genellikle, 15.000 dolar kadar bir meblağı aralarında bölüşüyorlarmış.
* Bakiye, A sınıfı hisselere temettü olarak dağıtılıyormuş.
Derler ki, bu korsanların arasında bugün milyonerler varmış...
*
Bir arkadaşım 'Bugünkü kapitalist sistemi en iyi çözenler ve uygulayanlar Somalili korsanlar' diyordu. Ve çevre felaketleri sonucunda, dünyanın 'somalileşeceği' öngörüsünde bulunuyordu.
Mümkündür. Bu yüzden korsanların 'business model'lerini bilmekte yarar var...

(Not: Başka bir arkadaşım ise, 'Seni okuyorum, neler yazıyorsun öyle, sonunda kovduracaksın kendini' diyordu. Zannetmiyorum. Öyle umuyorum, en azından. Her ortamda ve her zaman düşündüğümü ve inandığımı söylediğim için, burada susarsam, ikiyüzlülük etmiş olurum. Zaten yukarıdaki yazı da bana ait değil, 2 Nisan tarihli Le Monde'dan aşırma. Kovacaksanız Yves Mamou'yu kovun!)

Serdar Devrim, Hürriyet-İK 25.04.2010


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder