Yöneticisi olduğum Hürriyet İK sadece insan kaynakları alanında değil, eğitim konusunda da uzman bir yayın olduğundan ve Hürriyet Küampüs gazetesinin de yayın sorumluluğu bana verildiğinden, son zamanlarda yüksek öğretimle haşır neşir oldum.
Dışarıdan, bir gazeteci olarak gördüğüm manzara hiç de iç açıcı değil.
Eğitim sistemimiz dökülüyor, giderek daha kötüye gidiyor.
Gençleri ne çalışma hayatına hazırlayabiliyor ne de genelde geleceğe.
Mesela 81 ilde üniversite ve yüksekokul açılması meselesi...
Cehalet üretmek için, işsizlik üretmek için bu kadar paraya ve emeğe yazık, diyebilirsiniz.
Madem üniversite açılacak, bari Türkiye'nin ihtiyacı olan alanlarda insan yetiştirilsin, diyebilirsiniz.
Mesela sokaklarda olsun bahçelerde olsun tek bir çiçek göremeyeceğiniz Kars'ta 'Peyjaz Mimarisi' eğitimi verileceğine, gençlere adam gibi otomabil tamirciliği öğretilse ya, diyebilirsiniz.
Hepsi doğru, ama sınırlı kaynaklarını mümkün olan en kötü ve verimsiz şekilde kullanma konusunda ısrarlı Türkiyemiz'de, vatandaşın vergilerinin başka yerlerde çarçur edileceğine, eğitimde çarçur edilmesi bile beni mutlu edebilir.
(Kaynakların verimsiz kullanımın derken, devlet ve halk açısından verimsiz, demek istiyorum. Yoksa demokrasiyi timokrasi olarak algılayan Türkiye'de çarçur edildiği sandığınız o paraların kaç kişiyi zengin ettiğini biliyorum.)
Sonra unutmayın ki, bilgisizlik ve cehalet üretmek de bir sanat hatta bir bilimdir ve bunun için milyonlarca doları gözden çıkaranlar var bu dünyada.
*
30 Mayıs- 1 Haziran günleri Almanya'da Bielefeld Üniversitesi'nde bizleri (TC vatandaşı olarak ve gazeteci olarak bizleri) son derece ilgilendir... mesi gereken ama kesinlikte ilgilendirmeyen bir kollokyum yapıldı.
Konusu agnotoloji yani bilgisizlik yani cehalet bilimi idi.
‘Cehaletin bilimi mi olur?’ diyeceksiniz. Olur.
‘İnsan bilmediği şeyi araştırır mı?’ diyeceksiniz. Araştırır.
Agnotoloji (Türkçede agnoioloji deniyor galiba) ‘cahillik / bilgisizlik / yanlış bilgi nasıl üretiliyor ve toplumda nasıl yayılıyor?’ sorusunun cevabını araştırıyor.
Söz konusu kolokyumda sunucular bol bol sigara tröstlerinin halkı aldatmak ve yanlış bilgilendirmek için başvurduğu sinsi tekniklerden örnekler verdiler.
Üniversitelerin ve biliminsanlarının bu kandırmacaya nasıl alet olduğunu, hatta bundan çıkar elde ettiklerini anlattılar.
(Kandırmaca değil 'cinayete' demeliydim - çünkü dünyada her yıl sadece pasif içicilik yüzünden 500.000 insan ölürken, her 5 Amerikalı'dan biri hâlâ sigaranın iddia edildiği kadar tehlikeli olmadığına, sigara karşıtı propagandayı komünistlerin yaydığına inanıyor. Gerçi böyle düşünen Amerikalılar'ın beynini yıkamak çok zor olmasa gerek!)
Tek suçlu sanayiciler ve onların beslediği biliminsanları mı? Hayır.
Bu sözde bilimsel araştırmaları, bu çarpıtılmış bilgileri (ya cehaletten ya satılmışlıktan) yayan medyanın da yatacak yeri yok.
(Bakınız 'küresel ısınma diye bir şey yok' propagandası.)
'Şüphe tacirleri' adlı muhteşem araştırmanın yazarı Naomi Oreskes ‘Bu yalanlar bir kere internete düştü mü, bir daha başa çıkmanız mümkün değil’ diyor; ‘Dürüst bir vatandaş artık bugün Google'da arama yaparak bilgi edinemez.’
Not:İnternetin cehalete katkısına bir örnek de ben vereyim. Google'da 'agnoioloji' kelimesini aradım. 3.090 cevap çıktı. İlk 2 ekranda karşıma gelen siteler: vikipedi - uludagsozluk - baybul.com - turkcebilgi.com - cevaplar.mynet - expresscevap.com - bunubil.com - antisourtimes.com - eybilgi.net - forumlord.com - tr-tr.facebook - birseyogren.com - meydansozluk.com - kotusozluk.com - privatesozluk - vampircik.com - tevbe.com - ihlsozluk.com... Cehaletin bundan iyi tarifi olur mu!
Serdar Devrim, Hürriyet-İK 03.07.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder