15 Nisan 2012 Pazar

Ücret zamları ve yeni sınıf savaşı

Ekonomi basını büyük sermayenin ve işadamlarının sözcüsü (daha doğrusu borazanı) haline geldi.
Gazete yönetimleri - reklam servisleri başta - bu gelişmeden son derece memnun, çünkü beyanatları haber diye pazarlanan işadamları, haber görünümü altında alenen reklamı yapılan şirketler birer reklamveren, yani gazetelerin velinimeti.
Ekonomi gazetecileriyle işadamı-reklamverenler arasında daha nahoş ilişkiler de ayyuka çıktı, ama (şu Yılbaşı günlerinde) o konuya hiç girmeyelim.
Böyle olunca da, büyük patronların işine gelmeyen tek bir haber ekonomi sayfalarında yer bulamıyor.
Mecvut hükümetin işine gelmeyen haber yapmak zaten söz konusu değil.
*
Fransa'nın en büyük ekonomi dergisi (benim de 30 yıl önce ekmeğini yediğim) L'Expansion da elbette - reklamvereni de olan - büyük sermayenin, işadamlarının sözcüsü. Ama onlar hâlâ 'ekonomi gazeteciliği' yapabiliyorlar.
Aralık sayısının kapağında, Fransa'nın en çok tartışılan ekonomistlerinden Jacques Attali'nin kocaman bir fotoğrafıyla ayın dosyası manşetten anons ediliyordu:
Niçin ücretleri arttırmak lazım? Kârlar zirvede, ücretler yerlerde: Bu dosyada krizin daha da derinleştirdiği ve ekonomiyi çıkmaza sokan tarihi bir dengesizliği inceliyoruz...’
Büyük patronların dergisi 'Ücretlerin artması, Fransa'nın, Fransız ekonomisinin ve dolayısıyla bu ekonominin kaymağını yiyen zengin sınıfının menfaatidir' diyordu özetin özetiyle.
CAC 40 (yani Paris borsasının indeksine giren 40 büyük şirket) hissedarları ihya ederken, çalışanlarına zırnık koklatmıyor. Bu yeni bir sınıf savaşı mı?’ diye soruyor dergi. Ve rakamlar veriyor:
Mesela enerji devi Vallourec. Son 5 senede hissedarlara dağıtılan kâr payı (temettü) yüzde 1.007 artarken, ücretler sadece yüzde 35 artmış. (Yani sermaye sahipleri zenginlikten, emek sahiplerinin 28 katı pay almış.)
France-Telecom'da bu oran(sızlık) yüzde 462'ye 19.
İnşaat (ve medya) devi Bouygues'de 241'e 24.
Cam devi Essilor'da 150'ye 9... vs.
Petrol devi Total, 2003-2009 yılları arasında 36.000 çalışanına 41 milyar avro ücret öderken, sermaye sahiplerine 49 milyar avro temettü dağıtmış. (Çalışanlara ödenen ücret rakamına, Total'in CEO'suna ödenen milyonlarca avro da dahil tabii.)
Kimsenin 'sermaye düşmanı' diyemeyeceği Attali mesela şu bilgileri veriyor:
* Son 30 yıldır gelişmiş ülkelerde zenginlik dağılımı ücretlilerin aleyhine işledi. Fransa'da bu dengesiz dağılım, çalışanlar için yılda 90 ila 100 milyar avroluk bir gelir kaybı anlamına geliyor.
* Ayrıca, ücretliler arasında da büyük bir dengesizlik söz konusu: Fransa'da son 10 yılda yapılan ücret zamlarının yüzde 80'ini ücretlilerin (en tepedeki) yüzde 1'i aldı.
* Neticede, pazar ekonomisi ücretleri arttıramaz (veya arttırmak istemez) hale geldi ve satın alma gücündeki bu kaybı borçlanarak kapatmak zorunda.
Ve ekliyor: 'Oysa her ücret artışı, prodüktiviteyi arttırır'!
*
Ne yazık ki bu 20 sayfalık dosyayı ve uzun makaleyi burada özetleyemiyorum.
Bugün Hürriyet İK'nın manşetinde Burcu Özçelik'in 'Enflasyonla uyumlu ücret artışı' haberini okuyacaksınız.
Yani patronlar yine bu yıl da (yalan yanlış devlet istatistiklerine dayanarak) çalışanlarına 'kaybettikleri kadar ücret artışı' verecekler.
Yani sıfır zam.
Bu arada, ekonomi sayfalarında yedi düvelin Türk ekonomisinin büyümesine ve Türkiye'nin zenginleşmesine gıpta ettiğini, şirketlerin kârının yüzde şu kadar arttığını, patronların kaç tane Ferrari satın aldığını okumaya devam edeceksiniz.


Serdar Devrim, Hürriyet-İK 26.12.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder