15 Nisan 2012 Pazar

İşte bütün mesele bu!

8-11 Ekim tarihlerinde Bahreyn'de 48 ülkeden 600 temsilcinin katıldığı bir Eğitim Forumu düzenlendi.
Allah'tan yabancı basın var da okuyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı temsil edildi mi, bilmiyorum.
Gerçi gerek de yoktu aslında, çünkü biz eğitimde bütün sorunları hallettik, 2010 yılında tartıştığımız tek şey kaldı:
Kız öğrenciler derslere başı açık mı girsin, kapalı mı.
*
Daha önce burada (her konuda yaptığım gibi) haddimi aşarak ‘Şu eğitim meselesini bir daha düşünsek’ demiştim.
Fikrini ifadeden aciz olduğu için, benim gibi düşünmediğini hakaret ederek göstermeye çalışan az gelişmiş bir İK okuru dışında, ses çıkmadı.
Oysa konu gerçekten çok önemli.
Hürriyet İnsan Kaynakları gazetesinde lafı bu kadar sık eğitime getirmemin sebebi bu inancım.
Dünyanın en yetkin, en donanımlı İnsan Kaynakları departmanı da olsanız, elinizdeki insan malzemesini kullanmak zorundasınız.
*
Bahreyn'de 21.yy'ın eğitimi ve okulu tartışıldı.
* Net-kuşağına okulu nasıl cazip, bilgiyi zevkli hale getirebiliriz?
* Küçük bir azınlığa uygun, ama hedef kitlesine aykırı hale gelen eğitim sistemini çağa nasıl uydurabiliriz?
* Kalkınmış ülkelerde 2 eğitmenden 1'i beşinci yılın sonunda mesleği bırakıyor veya özel kurumlara geçiyormuş. Öğretmenleri günün şartlarına ve ihtiyaçlarına göre eğitmek, koçluk desteği vermek için neler yapabiliriz?
* Bunu sağlamadıkça, yarının toplumunu hazırlamak için ihtiyaç duyulan eğitim kadrolarını oluşturmaya, 'en iyileri' ve 'liderleri' eğitime çekmeye imkan yok. Sadece, 'daha iyi bir iş bulamayanlar' öğretmen, eğitmen olacak.
* Çocukların ve gençlerin eğitim düzeylerini karşılaştıran uluslararası testlerde ve yarışmalarda en iyi neticeleri alan ülkeler, okulları ve sınıfları 'gerçek hayata açmayı' başaran, öğretmenliği 'tek başına yapılan bir iş olmaktan çıkarıp bir ekip çalışmasına dönüştürmeyi bilen' ülkeler.
* Harward'dan Tony Wagner'in söylediği çok ilginç: ‘Sınıfın en arkasında oturup, öğretmenin anlattıkları doğru mu, değil mi, anında internetten girip kontrol eden öğrenciler var. Bunlar, öğretmenlerle öğrenciler arasındaki kopukluğun en iyi örneği...
* Öğretmeni, bilen ve bildiklerini belleten durumundan çıkarıp, öğrencilerini bilgiye yönlendiren takım koçu haline getirmek çok acil bir önlem.
* Ve şu çok önemli tespit ve soru: Okul, gençlerin hayatında tamamen bir istisna, zamanın dışında bir ölü nokta haline geldi. Okul, bugün gençlerin internete bağlı olmadıkları (on-line olmadıkları); cep telefonlarının, müziğin sustuğu; ekranı bırakıp babalarının defterine kalemine döndükleri; aynı anda (müzik dinlemek, DVD seyretmek, çetleşmek ve ödev yapmak gibi mesela) bir çok şeyi bir arada yapmaları yasak olan tek ortam. Gençleri, kendi gerçeklerinden ve alışkanlıklarından zorla koparıp onlara tamamen aykırı bir ortam yaratan klasik okul-eğitim sisteminde ısrar edecek miyiz, yoksa 'bugünün gençleri bizden farklı' diyerek eğitimi yeniden düşünecek ve gençlere uygun hale getirecek miyiz?

Serdar Devrim, Hürriyet-İK 31.10.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder