15 Nisan 2012 Pazar

Potansiyelini görmek

Size 'J.F.Glidden'ı tanır mısınız?' diye sormuştum. (1)
Glidden'ın icadı, 20.yy'in en önemli sembollerinden biridir: Dikenli tel!
Amerikalı beyazlar, çayırları dikenli tellerle çevirerek kızılderilileri aç bıraktılar, yok ettiler.
Naziler, toplama kamplarını dikenli tellerle çevirerek Yahudiler'i 'insanlık dünyası'nın dışına attılar, yok etmeyi denediler.
'Sınır çekmenin, ayırmanın, koparmanın, bölmenin, tecrit etmenin korkunç sonuçları'ndan söz etmiştim.
*
Bugün de soruyorum size: Malcolm McLean'i tanır mısınız?
McLean de 20.yy'ın en önemli (ve dikenli telin bu anlamda tam zıddı) sembollerinden birini icat etmiştir: Konteyner!
The Economist 'konteyner olmasaydı küreselleşme diye bir şey olmazdı' diye iddia ediyordu.
40 yıllık arkadaşım armatör Ömer Araz'a sordum.
Her ne kadar, özellikle de gelişmekte olan ülkelerde, çok amaçlı gemiler ('kırk ambar taşımacılık' deniyormuş, adını da çok sevdim) hâlâ çeşitli sebeplerle vazgeçilmez olsa da, konteyner artık pazara hakim durumda imiş. Mesela deniz yoluyla kuru yük taşımacılığının yüzde 90'ı konteynerle yapılıyormuş.
'Konteyner Devrimi' yeni değil, 1956'da başlamış. (2)
Eski bir kamyon şoförü olan ve gemiden hiç anlamayan Malcolm McLean o gün yaşlı bir petrol tankerine alüminyumdan mamul 58 kasa dolusu mal yüklemiş.
Bu fikrin aklına ta 1937'de geldiğin söylüyor McLean: 'İki kere indir bindir yapmaktansa, niye kamyonu içindeki malla birlikte gemiye yüklemiyoruz?'
Ama o tarihte ahşap ve metal kasalar zaten kullanılmaktaymış.
Yani McLean aslında konteynerın mucidi değil, bu aracı en iyi şekilde kullanma yönteminin mucidi imiş.
1970'lerde Pentagon'u Vietnam Savaşı'nın korkunç lojistik sorunlarını da konteynerlerle çözebileceğine ikna etmiş.
Daha da önemlisi, Uzakdoğu'ya mal götüren gemilerin boş dönmesini önlemek için yerel sanayicilerle anlaşmalar yapmış.
Japon malı televizyonlar, müzik setleri ABD'yi ve Avrupa'yı istilaya böyle başlamış.
Konteyner taşımacılığı zamandan tasarruf sağlayarak ve gemilerin limanda kalma süresini azaltarak maliyetleri düşürüyor.
Bu da, Çin'de, Tayvan'da, Hindistan'da ucuza mal edilen ürünlerin batı pazarlarına ulaşmasını sağlıyor.
(Küreselleşmenin olumsuz yanlarından da söz edecek yerim yok ne yazık ki.)
*
Hürriyet gazetesi evleri yıkılan insanlar açıkta kalmasın, Doğu'nun kışında donmasın diye, Van-Erciş'te 343 konteyner-evden oluşacak bir Hürriyet Mahallesi kuruyor.
Türkiye olarak biz, konteynere yeni bir görev, yeni bir anlam, yeni bir sembol yüklüyoruz:
Hırsızlığın, yolsuzluğun, soysuzluğun ayıbını örtmek.
Müteahhid hırsız, belediyeler ve yetkililer yolsuz, sayısı bilinmeyen soysuz...
İlk depremde duvarları patlamış otel hâlâ müşteri kabul ettiği, yetkililer buna göz yumduğu için, bir çok insanımız, bu arada iki meslektaşım, Sebahattin ile Cem, enkaz altında can verdiler.
İlk depremden sonra 'hiç bir aksaklık yaşanmadığını' iddia eden Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ne demişti?
Tabii öncelikle kendi potansiyelimizi görmek amacıyla arama kurtarma yardım ekipleri bekletildi’.
Bu sayede Türk argosu da yeni bir deyim kazanmış oldu:

Potansiyelini görmek!

(1) Hürriyet İK, 28 Şubat 2010
(2) Marc Levinson: 'The Box: How the shipping container made the world smaller and the word economy bigger'

Serdar Devrim, Hürriyet-İK 20.11.2011




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder