İnsanların sevdikleriyle yeniden buluşacakları bir 'öbür dünya'ya; Cennet'e, Cehennem'e; ruhun ölümsüzlüğüne; herkesin yeniden dirileceğine ve sonsuza kadar genç ve güzel ve 'ahiret mutluluğu' içinde yaşayacağına inanmak ne güzel.
Bu dünyada yapılan güzel şeylerin, çekilen eziyetlerin, uğranan haksızlıkların 'öbür dünya'da, var olduğuna inanılan bir 'ilahi adalet' tarafından telafi edileceğine inanmak ne güzel.
Sonuncuların birinci olacağına inanmak ne güzel.
Bu dünyada çalanların çırpanların, vuranların kıranların 'öbür dünya'da ve sonsuza kadar bunun bedelini ödeyeceğine inanmak ne güzel.
(Böylece haksızlıklara, hırsızlıklara, soysuzluklara, yolsuzluklara tahammülünüz de artar.)
İnananlar ne mutlu insanlar.
Gerçi bu, kimi inananların çalmasına çırpmasına, vurmasına kırmasına, yalanına dolanına, gaspına darpına engel olmuyor.
Dünya nimetleri, bedeni arzular ağır basıyor.
Dinin emirleri, Allah korkusu - istisnalar hariç - her türlü rezilliği engelleyemiyor.
Belki de, bitiş düdüğü çalmadan evvel, namaza niyaza sığınır, hacca giderek, cami yaptırarak günahlarımın kefaretini öder, yırtarım diye umuyorlar. Ama konumuz bu değil.
*
Ruhun ölümsüzlüğüne inananlar ne mutlu insanlar, diyordum.
Reenkarnasyona, yani ruh göçüne ya da eski adıyla 'tenasuh'a inananlar da öyle.
Gerçi, öteki dünyada dirileceklerine inananlara da, bu dünyada ama başka bedende yeniden doğacaklarına inananlara da 'ikinci bir şans' tanınmıyor.
Oysa insanlara bir şans daha verilmemesi haksızlık.
Herhalde siz de ‘Ben beni bir daha ele geçirsem’ diye hayal etmişsinizdir.
Başa dönsem, hayata yeniden, sıfırdan başlasam.
Aslında son derece faydalı bir beyin cimnastiği bu.
‘Bugün, bugünkü aklımla ...'e dönsem!’
- Ne yapmak isterdim?
- Ne yapmak istemezdim?
- Hangi hatalarımı tekrarlamazdım?
Herkes, zaman zaman bu cimnastiği yapmalı.
Gözünü açmak, hayatın ve başkalarının dayattıklarını nihayet görmek, buna başkaldırmak; istediği hayatı yaşamak için...
Hatalarını hiç olmazsa 'bundan sonra' tekrarlamamak için.
Hiç olmazsa, bundan sonra 'istediği gibi' yaşamak için.
Kalan ömrünü kadere yahut tesadüflere, başkalarının yönlendirmesine bırakmamak için.
- Bugünkü bilgimle, tecrübemle, kafamla mesela liseyi bitiriyor olsaydım...
Artı eksi keşkeleri, aaah ahları, içinizde kalanları, vicdanınızı yaralayanları...
Alt alta yazın.
Bir sayfa daha açın.
Oraya da (bu bilançonun ışığında) yarın yapacaklarınızı yazın.
Size tavsiye etmeden önce ben bu yöntemi kendimde uyguladım.
Bir yerden sonra, altın fiyatlarının artışından istifade edip voli vurmayı; çalışmadan sırt üstü gelip yatmayı; gençliğimde bana baktığını fark etmediğim o güzel kızı yatağıma atmayı; o gün gücüm yetmediği için 'aman abicim' diye alttan aldığım yarmayı sopalamayı filan hayal ettiğimi fark ettim.
Şaka bir yana, deneyin.
Kendinizi tanıyın. Hayatla yeniden - nihayet - buluşun!
Hem daha mutlu, hem daha başarılı olacaksınız, inanın!
Serdar Devrim, Hürriyet-İK 16.01.2011
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder