Lafa 'Sinek küçüktür ama...' diye giresim var ama, teşbihte hata yapıp insanları kırmaktan korkarım. Ama özetin özeti budur.
Önce ağır takılayım izninizle biraz.
Pour le moins (En azından) adlı kitabında, filozof François Dagognet özetle ağaç gibi, demir, kaya gibi 'değerli' (asil) maddelerin yanısıra, önem verilmeyen, yok farz edilen, adı koyulmadan hor görülen maddeler de vardır, diyor:
Kırıntılar, tozlar, parçacıklar...
O kadar önemsiz addedilir ki bunlar, gerçekten var mıdır, yok mudur diye sorgulayası gelir insanın.
Dagognet kitabında, ufacığın, ufalanmışın, toz haline gelmişin itibarını iade etmekle kalmıyor; en küçüğün kosmosta ne kadar önemli (belki de devâsadan daha önemli) bir yere sahip olduğunu savunuyor.
*
Mottosu 'imaj herşeydir' olan günümüzde, şirketler, siyosunu seçerken gösterdiği özeni - aslında daha fazlasını - kapısındaki güvenlik görevlisini, santral yahut danışma memuresini, plasiyer şoförünü seçerken de göstermeli.
Siyoyu seçerken de; şoförünü, sekreterini, tezgâhtarını doğru seçecek siyoyu seçmeli.
Tamam, star system siyoyu yıldızlaştırmayı emrediyor olabilir; ama siyonun ve asıl şirketin karizmasını da, yukarıda saydığım 'önemsiz addedilenler' kurtarır yahut çizdirir.
Fazla örneğe gerek yok.
Mesela, Fransız bankası Société Générale'in hissedarları, CEO Daniel Bouton'u seçerken gösterdikleri özeni, trader Jérôme Kerviel'i seçerken de göstermediklerine çok pişmandırlar herhalde. (*)
Mesela, X şirketini arayıp pazarlama müdürü istediğinizde, santral memuresi ağzında sakızla ‘Kim? Soy ismi ne dediydiniz? Ööle birini duymadım, ama bi'takka bi'soriim...’ diyorsa,
yahut saat 10'da telefon ettiğinizde, sekreteri size ‘Ohooo! Onun bu saatte ne işi var burada!’ diye cevap veriyorsa, siyonuz Lee Iacocca olsa, Muhter Kent olsa kaç yazar! (Chrysler'de yahut Coca Cola'da böyle bir şey olduğundan değil, eski ve yeni iki star-siyo söz konusu olduğundan bu isimleri verdim.) (**)
'En alttakiler' aslında, imaj savaşında (ve tabii ticarî savaşında) bir şirketin ön saflarında, ileri cephelerinde vuruşan piyadelerdir. General Patton tarihe bir efsane olarak geçmiş olabilir, ama Bastogne'da Alman ordusunu durduranlar, çavuşlar, onbaşılar, erler, yani isimsiz kahramanlardır. Muzaffer ordular, çavuşa savaş ruhunu aşılayacak, onbaşıya güven verecek, ere 'bu adamla ölüme gidilir' dedirtecek Patton'sız olmaz; ama Coni'siz de olmaz.
*
Filozof Gilles Deleuze ‘Sartre, bir şeyin başı mıdır, sonu mudur diye sormak saçmalık’ der. ‘Her yaratıcı şey gibi, her yaratıcı insan gibi, Sartre ortadadır ve ortadan iter...’
Dünyanın artık 'önde giden' değil 'ortadan iten' liderlere ihtiyacı var!
(*) Bankanın maaşlı bir operasyon memuru olan Jérôme Kerviel, 50 milyar avroya ulaşan riskli yatırımlarıyla bankayı 4,82 milyar avro zarara soktu. (2008)
(**) Konuyla ilgisi yok ama, bir büyük inşaat şirketine telefon ettim geçenlerde. Karşıma adet üzere bir bant kaydı çıktı. 'Şantiyeye bağlanmak istiyorsanız, bekleyin' dedi. Beklerken de bana 15-20 saniye müzik dinlettirdi: Titanic filminin müziğini. Gel de taksitle ev al şimdi!
Serdar Devrim, Hürriyet-İK 27.12.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder