14 Nisan 2012 Cumartesi

Felsefe hocamın yöntemiyle cevap

Amatörlük konusu lastik gibi uzadı.
Bitirelim artık.
Amatör girişgenler’ yazısının özeti sonunda saklıydı:
Çünkü işi bilmiyorlar. Bilene para vermiyorlar.
Aslında, buna ekleyecek bir şeyim olmadığı için haftalardır lafı geveliyorum.
Belki şöyle şeyler söylenebilir:
*
Toplumun her kesiminde yaygın, ‘Ne iş olsa yaparım abi’ duruşu çok şey ifade ediyor.
Kendimize olan dayanaksız güvenimiz yani cahil cesaretimiz
Eğitime ve bilgiye önem vermeyişimiz
Vasıfsızlığımızı kabullenişimiz hatta benimseyişimiz
Ve tabii kronik işsizlik karşısında çaresizliğimiz... vs
*
Çok para kazanmış işinsanlarının gözünde tek değer ölçüsü paradır. (Öyle olması da gerekir. Çünkü parayı çok sevmeyen çok para kazanamaz.) Bu insanlar çoğu zaman şöyle bir mantık yürütüyor:
En değerli ölçüt paradır. Para kazanmak en büyük başarıdır. Ben çok para kazandığıma göre, çok başarılı bir insanım.
Çocukluğumuzun 'Aristo mantığı' esprisini hatırlatsa da, kendi değer hükümleri çerçevesinde doğru bir mantık. Ama bu zararsız mantık, bu başarılı işinsanlarını genelde bir sonraki, ve tehlikeli adımı atmaya da götürüyor:
Ben para kazanmayı bildiğime göre, her şeyi bilirim!
Yüklüce bir para verip yaptırdığı araştırmanın sonuçları işine gelmeyince, danışmanının sözünü kesen bir başarılı işadamı bilirim:
- Sen benden daha akıllı olsaydın, benim yanımda maaşlı danışman olmaz, sen bana maaş öderdin!
*
Lisede bir felsefe hocamız vardı.
İleri derecede cahildi.
İtlik olsun diye, parmak kaldırıp, ‘Hocam, Baruch Spinoza, Ethica'sında bedenin ve ruhun paralelliğini savunurken, Aristoteles'ten ne oranda etkilenmiştir?’ gibi düzmece bir soruyla sıkıştırırdık.
Beriki, Spinoza'nın hangi kulüpte oynadığını bilmediği için klasik hilesine başvururdu:
- Çok güzel bir soru. Aferin! Arkadaşınıza kim cevap verecek? Bilene 10 vereceğim...
Tezgâha dahil iki öğrenci söz alıp iki kelime ederek sözlüden 10'u kaparlar; bizim felsefe hocası da yılana sarılırdı:
- Tamam mı? Cevabını aldın mı? Şimdi Ahmet'in söyledikleriyle Mehmet'inkinin ortalamasını al, işte sana sorunun cevabı...
*
Kendi ortaya attığım konuyu üç haftada toparlayamadığıma göre, hocamızın yolundan gidelim:
Bilgiye ve tecrübeye olan - saygısızlık demeyelim hadi – ‘ihtiyaçsızlığımız’la...
Bildiğimiz kadarcığıyla yetinme alışkanlığımızı...
Ve öğrenmekle, ‘Bu işi acaba daha iyi yapabilir miyim’ gibi bir endişeyle uzaktan yakından ilgimiz olmayışını alın, karıştırın, işte size sorunun cevabı!
*
Bilmiyorlar.
Bilene de para vermiyorlar.
Çünkü bilmek ihtiyacı duymuyorlar.

Dipnot: Tek suçlu, bu yazılara sebep olan amatör girişgenler değil ayrıca. İşini bilmeyen ve adam gibi yapmayanlara tepki gösterecek, parasının karşılığını isteyecek tüketiciler olmadıkça, bu düzen böyle gider!

Serdar Devrim, Hürriyet-İK 16.08.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder