Günaydın asker!
Nassın?
Sen de saaa-ol!
12 Eylül darbesinden sonra Kenan Evren bu geleneği bozdu.
İçtimada askere 'sen' yerine 'siz' demeye başladı.
Günaydın asker!
Nassınız?
Sizler de saaa-olun!
Alt kademe aynı gün tatbik etti yeni kuralı.
Ama içtima dışında, askere (en nazik tabirle) 'sen' demeye devam edildi.
*
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İmralı lafı eden genç gazetecinin sözünü kesti:
‘İmralı falan, onları unut, geç. Sen soruyu başka türlü sor...’
Bu 'sen' bir aşağılama değil, babacan ama kötü bir alışkanlık.
Seçilmiş atanmış fark etmez, bir Devlet büyüğünün sokaktaki vatandaşa, bürokrata, milletvekiline, bakana, hatta gazeteciye 'sen' demesi adettendir. Tabiidir. Hatta büyüklüğün şanından.
*
Bizim örfümüzde, büyük küçüğe 'sen' der; küçük de büyüğe (aslında) 'siz'.
'Aslında' diyorum, çünkü küçüğün büyüğe 'sen' dediği durumlar da vardır.
Ve istisna değil, kuraldır:
Büyük, küçüğe nazaran 'alt tabakadan' ise...
Yani şehirlinin karşısında köylü, zenginin karşısında fakir, eğitimlinin karşısında eğitimsiz, ev sahibinin karşısında kapıcı, müdürün karşısında memur ise...
Hakkı 'siz' değil 'sen'dir.
Sosyo-ekonomik/kültürel üstünlük, küçüğe de büyüğe de, karşısındakine 'sen' deme hakkı verir.
Nezaketle ve yine 'babacan'ca da olsa.
Mithat Efendi sen - Hatçe Teyze sen - Yenge sen - Beyamca sen - Nuran sen...
*
Şirketlerde son yıllarda yaygınlaşan 'sen' ise, Türk örfünün bu güzel veya ayrımcı etkisi değil. Tamamen Amerikan özentisi.
Amerikalılar'ın birbirine isimle hitap etme alışkanlığının ve İngilizcede sen ile siz arasında fark olmayışının yansıması.
Bize has değil; Avrupalı şirketlerde de astlar üstlerine sen diyor ve ismiyle hitap ediyor.
Sevimsiz bir özenti de olsa, Türk şirketlerindeki ataerkil düzenden iyidir.
Çünkü 'siz'e karşı 'sen' ve isimle hitap etme imtiyazı,
'Nuran sen'e karşı 'Nuri Bey siz' bir haksızlık ve ilave bir eşitsizlik oluyor.
(Bizde, maaşlar ve sosyal haklar arasındaki uçurum, batı ülkelerindekilerden derindir malum.)
Yapmacık ve sahte de olsa, Amerikan usulü senli benli konuşma daha demokratik.
Astlar ve üstler arasında zaten var olan farkı derinleştirmek yerine kapatan ve iyi kötü bir eşitlik, bir ekip havası yaratan bir uygulama.
İletişimi kolaylaştırması da cabası.
*
Gerçi...
Ben ki bu sözleri sarf ediyorum,
ben ki karşımdakine, yaşı değil ama pozisyonu ne olursa olsun, 'sen' dememek için kendimi zor tutuyorum...
Ertuğrul Özkök bana 'Serdar Bey, rica etsem bir saniye bakabilir misiniz' dese
Herhalde çok gülerdim!
Serdar Devrim, Hürriyet-İK 23.08.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder