14 Nisan 2012 Cumartesi

Krizden çıkmak mı, Allah korusun!

Ne diyordu 1992’de Leonard Cohen? ‘Bana Berlin Duvarı’nı geri verin’ Ekonomist Dahiel Cohen ise, ‘Niye bu karamsarlık?’ diye soruyor, ‘Avrupa sayesinde dünya felsefe taşını bulmuş, yani hem nüfusun hem de kişi başına düşen gelirin sürekli artabileceğini ispat etmişken...’ Özetle, kapitalizm, Malthus’ü yalanlamışken.
18’inci yüzyılda yaşamış anglikan papazının kehanetinin tersine, bir ulusun zenginliği nüfusundan daha hızlı artabilir. Demek ki fakirlik kader değildir.
O takdirde, niye bu karamsarlık? En azından şu 3 gerekçeyle, diyor:
(1) ‘Mutluluk çağımızda ulaşılan zenginlikle orantılı değildir; başlangıç noktası ne olursa olsun, mutluluk, zenginliğin artışına bağlıdır!’ (Yani zenginlik değil zenginleşmek mutlu eder.)
(2) Çatışma riski, özellikle de kalkınmakta olan ülkeler arasında. ‘Yarınki dünyada en büyük tehlike bu’ diyor yazar; ‘Güçlenmekte olan ülkelerin, düne kadar hayal bile edemedikleri, sanayileşmenin getirdiği bir zenginliğe ve askeri güce ulaştıklarında, komşularıyla eski hesapları görmeye kalkışması...’
(3) Ve tabii çevresel felaket riski. ‘İlk kez, ulusların tepesinde küresel bir tehdit oluşuyor: Üzerinde yaşadıkları dünyanın yok olması! Toplu intihar riski bu alana kayıyor...’
*
Krizin geldiğini göremeyen ekonomistler, büyük bir pişkinlikle krizin sonunun geldiğini söylüyorlar. İnanıp inanmamakta serbestsiniz. Hatta sevinip sevinmemekte de...
Avrupa’nın en önemli ekonomistlerinden Jacques Attali ise, bu gürültü patırtıda çok daha farklı bir şey söylüyor: ‘Dünya, bir şekilde, kaos ortamına doğru ilerliyor!
Yani, devlet ileri gelenlerinin, ekonomistlerin, şirket yöneticilerinin dört gözle beklediği ve müjdelediği ‘krizden çıkış’ o kadar da happy end! olmayabilir. Yani belki tünelin ucunda ışık göründü ama, bu görünen ışık cehennemin ışığı da olabilir!
Jacques Attali’nin Survivre aux crises adlı kitabı, ’her türlü krizde sağ kalma rehberi’. Aşk acısı, şirket sorunu veya ulusal çöküntü, fark etmez, Attali krizde sağ kalmak için 7 kural koyuyor:
1-Kendine saygı
2-Zamanı dolu dolu yaşamak
3-Dünya ile empati kurmak
4-Saldırılar karşısında direncinigeliştirmek
5-Yaratıcı olmak
6-Kimliklerini çoğaltmak ve geliştirmek
7-Devrim ihtimalini de göz önünde bulundurmak. 
Herhalde 6’ncı madde gözünüzden kaçmamıştır: Kimliklerini çoğaltmak ve geliştirmek!
Ne yani, şahsi veya ekonomik krizlerden sağ salim çıkmak için ikiyüzlü ve sahtekar mı olmak gerekiyor? Tam öyle demiyor Attali; buhun adına ’heryerdelik’ diyor, her yerde aynı zamanda olma yeteneği.
Birbiri ardına ve - burası çok önemli - aynı anda birden çok hayat yaşamaya hazır olmak gerekiyor!
Ve bireylere, örnek ve model olarak da ’maranoslar’ı gösteriyor. 15’inci yüzyıl İspanya’sında, engizisyon tehdidiyle ’sözde’ Katolik olan, ama gizli gizli dinlerini uygulamaya devam eden Yahudiler’i. (Jacques Attali de bir Yahudi’dir. Onun için kimse alınmasın.) ‘... kendilerini birini olmaya, diğerini inkar etmeye zorlayan bir dünyada hem Katolik hem Yahudi olmayı bilen maranoslar gibi. Little Big Man’deki Dustin Hoffman misali, bir gün kızılderili, bir gün beyaz adam!..’ diyor.
Heryerdelik, iki dünya arasındaki uçuruma düşmemek için, bir ayağı bir dünyada, bir ayağı ötekinde ‘iki gerçeklik, iki doğruluk arasında, kendi gerçekliğini yaratan ve dünyanın devam etmesini sağlayan’ bireyler olmak gerek.
Not: Bu okuduğunuz bir köşeyazısı değil, bir derlemedir.

Serdar Devrim, Hürriyet-İK 22.11.2009

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder