İK ekibi olarak çok önem verdiğimiz bir konu bu.
Bence de Türkiye'nin temel meselelerinden biri.
Her yıl 1,5 milyona yakın öğrenci, geleceğini belirleyecek bir imtihana giriyor. (Eğitim sisteminin saçmalığını ve zararlarını ayrıca tartışırız.)
Acaba ÖSS'ye girenlerin kaçı bilinçli bir tercih yapıyor? Kaçı, seçtiği braşta verilen eğitimi, mezunların önündeki iş seçeneklerini ve kendilerini bekleyen meslekî (ve buna bağlı olarak özel) hayatı bilerek, isteyerek, gideceği fakülteyi belirliyor?
Bir meslek büyüğümün sözüdür:
‘Çocuklara 'büyüyünce ne olacaksın?' diye değil, 'ne yapacaksın?' diye sorun.’
- Ben mimar olmak istiyorum.
- Çok güzel! Mimar olunca ne yapacaksın? Bir büyük inşaat şirketine girip maaşlı mı çalışacaksın? Belediyede memur mu olacaksın? Kendi işini mi kuracaksın? Türkiye'de mimara ihtiyaç var mı? Mimarlık mezunlarının acaba kaçı mimarlık yapıyor, araştırdın mı? Nasıl yaşıyorlar, kaç para kazanıyorlar?
Üç yıl boyunca ders verdiğim vakıf üniversitesinde, öğrencilere sorardım:
- Okuduğunuz bölümü kaçınız bilerek, isteyerek seçtiniz? Niye bu bölümü istediniz? Bu bölümde verilen eğitimi biliyor muydunuz? Mezun olunca ne iş yapabileceğinizi, önünüzdeki seçenekleri, seçtiğiniz mesleği icra edenlerin hangi şartlarda çalıştığını ve yaşadığını, ne iş yaptığını, ne kazandığını biliyor musunuz?
Her seferinde sessizlik. Trajik bir sessizlik.
Tek tek her öğrenci açısından trajik.
Bunca fedakarlığa katlanan ana babalar açısından trajik.
Eğitim sistemi açısından trajik.
Toplum ve Türkiye açısından trajik.
Son dönemde, yirmi öğrenciden sadece ikisi cevap vermişti bana:
Biri ‘Bizim büyük bir fabrikamız var, benim işim zaten belli. Laf olsun diye okuyorum...’
Diğeri ‘Bir diplomam olsun diye hocam. Üniversite mezunu olmayana ne iş veriyorlar ne kız...’
*
Ezici bir çoğunluk bütün bu suallerin cevabını bilmediği, hatta sormadığı (sağdan soldan, anasından babasından, arkadaşlarından veya günün modasından etkilenerek tercih yaptığı) için, kendini aslında okumak istemediği ve mutlu ve başarılı olamayacağı bir bölümde, yapmak istemediği bir mesleğin kapısında, yaşamak istemediği bir hayatın içinde buluyor.
Üste para verip, emek verip, onca fedakarlığa katlanıp, sonunda başarısız ve mutsuz oluyor.
(Keşke Türkiye'de bir istatistik kurumu olsa da, bize üniversite ve yüksek okul mezunlarının kaçının mesleğini icra ettiğini söyleyebilse. Kaç mimar mimarlık yapıyor? Peyzaj mimarisinden mezun olanlar ne iş yapıyor? Türkiye'nin kaç genetik mühendisine ihtiyacı var, üniversitelerin kontenjanı kaç? vs vs)
*
Pek çok branş için bu söylediklerim geçerli.
Mesela (mühendis olmak için olunan) mühendislik, mesela tıp ve diğer sağlık branşları, mimarlık vb, son yıllarda çok gözde olan iletişim, ekonomi-işletme vb, tabii hayati bir önem taşıyan öğretmenlik...
Sizin için temel branşları ve meslekleri inceledik. Bu haftadan itibaren Hürriyet İK'da okuyacaksınız.
Hukukla başlıyoruz.
Nedendir bilinmez, hukuk her zaman çok 'moda' olduğu için, her yıl 100 binin üzerinde öğrenci tercihleri arasına hukuk fakültelerini yazıyor. Her yıl 5 bin öğrenci hukuk fakültelerinden mezun olup işsiz avukatlar veya mesleğini icra etmeyen Türkler arasına katılıyor.
Acaba kaçı, mezun olunca ne yapacağını; bir avukatın, bir hâkim veya savcının hangi şartlarda çalıştığını ve yaşadığını biliyor?
Serdar Devrim, Hürriyet-İK 05.07.2009
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder